Borç krizinin alarma geçirdiği piyasalar ve hükümetler gözlerini Euro’nun bağımsız bekçisi olan Avrupa Merkez Bankası’na çevirdi. Deutsche Welle editörü Ahmet Günaltay’ın haber-analizi.
Avrupa Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısından önce basına sızan söylentiler tedirginliğe yol açmıştı. Merkez bankasının borç krizine tahvil alımlarıyla karşılık vermemesi durumunda devlet ve hükümet başkanlarının kriz zirvesinde bir araya gelmelerinin kaçınılmaz olacağı şeklindeki haberler Brüksel’deki birlik merkezi tarafından derhal yalanlandı.
‘Merkez bankası bağımsız kalmalı’
Para ve Mali İşlerden Sorumlu Komisyon üyesi Olli Rehn hafta ortasında hükümetlerden direktif almayıp bağımsız çalışan merkez bankalarından euronun değer erozyonundan korunması için tartışmalı tahvil alımlarını arttırmalarını istemişti. İlk tepki, euroyu kurtarmak için kesenin ağzını açmaya hazır olduğunu gösteren Almanya’dan geldi. Almanya Ekonomi Bakanı Rainer Brüderle, para istikrarını korumakla yükümlü olan merkez bankasının siyasi kararlara alet edilmemesi uyarısında bulundu. Merkez bankasının bağımsızlığından daha önemli bir şey olamayacağını belirten Brüderle, banknot matbaasının hükümetlere teslim edilemeyeceğini, ve sürekli para basmanın çözüm olamayacağını söyledi.
Tahvil alımları sürecek
Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Jean-Claude Trichet mayıs ayında başlatılan hazine bonosu satın alma programını savunuyor ve piyasaları istikrara kavuşturmak için alımların sürdürüleceğini söylüyor. AMB Para Politikası Kurulu’nda hararetli tartışmalara yol açan, faiz artışını önleme amaçlı tahvil alım programının Avrupa’yı enflasyona sürükleyeceği uyarısında bulunanların sayısı artıyor. İngiliz ve Amerikan merkez bankalarının aksine tahvil alımlarına üst sınır koymayan AMB tahvil ticaretini ihtiyaca göre ayarlayabiliyor. Merkez Bankası mayıs ayından bu yana hazine bonolarına 67 milyar euroluk yatırım yaptı. Banka aynı zamanda çeşitli para piyasası operasyonlarıyla ihtiyaç fazlası likiditeyi eritmeye de çalışıyor. Ancak Almanya Merkez Bankası Başkanı Axel Weber, reel ekonomik karşılığı olmayan para operasyonlarının istikrar politikası açısından riskli olduğunu ve para politikasının mali politikalarla karıştırılmasının iyi sonuç vermeyeceğini belirtiyor.
Piyasaların derdi faiz
Trichet tahvil alımlarına,’piyasaların teklemeden işleyişinin garanti altına alınmasını’, gerekçe gösteriyor. İrlanda, İspanya ve Portekiz gibi ülkeler için özel destekleme işlemleri yapılmadığı söylense de, piyasalar merkez bankasının hazine senetleri karşılığında emisyonu şişirmeye devam edeceği beklentisinde. Bankerler, AMB’nin İspanyol hazine bonolarına yüklü para yatırabileceğini ve euronun bekçisinden stratejik sinyal gelmemesinin finans piyasasında hayal kırıklığına yol açabileceğini belirtiyorlar.
İspanya Başbakanı Zapatero mali istikrar fonuna sığınmayacaklarını her fırsatta tekrarlıyor. Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kefil oldukları mali can simidine İrlanda’dan sonra euro bölgesinin zayıf üyelerinden Portekiz ve İspanya’nın da sarılmasından endişe ediliyor. Borç krizindeki İspanya sermaye piyasasından kredi bulmakta giderek daha fazla zorlanıyor. İspanya’nın borç finansmanında kullandığı kredilere ortalamanın üzerinde faiz ödemesi öncelikle yabancı finans aktörlerine cazip geliyor.
İstikrar fonu yetecek mi?
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Strauss-Kahn, kriz döneminde borçlu ülkeleri kaderine terk etmeyeceklerini ve yardıma hazır olduklarını söylüyor. Fon’un üyelerine mali ve teknik destek sağlayabileceğini belirten Strauss-Kahn Avrupa’nın durumunu ciddi olarak nitelendiriyor. Son zamanlarda piyasalarda da, euro bölgesindeki borç krizine çözüm bulmak amacıyla yoğun önlemlere başvurulabileceğine dair söylentiler dolaşmaktaydı.
Mali istikrar fonundaki IMF payının arttırılmasına ABD’nin yeşil ışık yaktığı bildiriliyor. Fon, dardaki euro bölgesi ülkelerini kurtarmak için hazırlanan kredi kefalet operasyonuna 250 milyar euroluk payla katılıyor. Toplam 750 milyar euro hacmindeki istikrar fonundan şimdiye kadar sadece İrlanda yardım istedi. Almanya Ekonomi Bakanı Rainer Brüderle, ‘mali can simidinin’ yeterli büyüklükte olduğunu ve fonunun şişirilmesine gerek görmediklerini, söylüyor. www.dw-world.de/dw / 02 Aralık 2010