Hammadde fiyatlarındaki büyük artışın önüne geçebilmek için yeni stratejiler aranıyor. İşletmeler, dünyanın çeşitli bölgelerinde değerli cevher üretimine girişiyor, kapatılan madenlerin yeniden açılması planlanıyor.
Almanya, dünyanın en büyük hammadde tüketicilerinden biri. İstatistiklere göre, her Alman vatandaşı hayatı boyunca 1000 ton hammadde kullanıyor. Kömür, potasyum, tuz gibi madenlere yeterli miktarda sahip olan Almanya, yüksek teknolojide kullanılan bakır, kobalt, platin gibi değerli cevherlerde ise tamamıyla ithalata bağımlı. Dolayısıyla, dünya genelinde bu nadir bulunan hammaddelere talebin hızla artması, Almanya için giderek daha büyük bir sorun haline geliyor. Çünkü şu anda bile arz, talebi sınırlı bir şekilde karşılıyor.
Edwin Eichler, Almanya’nın en büyük çelik üreticisi ThyssenKrupp’un yönetim kurulu başkanı. Firmada işler olağanüstü bir şekilde ilerliyor. Krizin üstesinden de gelinmiş gibi görünüyor. ThyssenKrupp ayrıca, nisan ve haziran ayları arasında cirosunu yüzde 25 oranında artırdı. Ancak firmanın başkanı Eichler durumdan memnun değil. Bunun nedeni ise çeliğin en önemli hammaddesi olan demir cevherinin fiyatlarının aşırı derecede artmış olması.
Eichler, “Demir cevheri pazarı bu yıl tamamıyla değişti. Fiyatlar nisan ayından bu yana iki katına çıktı. Bu durum, en önemli üç tedarikçinin kısa bir süre önce fiyat belirleme yöntemini değiştirmeye karar vermesinden kaynaklanıyor. Daha önce, fiyatların bir yıl boyunca sabit kalmasını içeren 50 yıllık bir deneyim mevcuttu. Ancak şimdi fiyatlar üç ayda bir belirleniyor ve Çin endeksine göre ayarlanıyor. Fiyatlar yüzde 100 oranında artırıldı” şeklinde konuşuyor.
Çin ihracatı sınırlandırıyor
Dünya genelindeki demir cevheri işletmesinin büyük bölümü dört ülke ve üç maden şirketi etrafında toplanıyor. Diğer pek çok doğal kaynakta da büyük sermayelerin bu şekilde piyasaya sahip olması söz konusu. Bu durum, geleceğin teknolojilerini üreten firmaların da aralarında bulunduğu hammadde yoğun branşlar için bir problem. Örneğin, madenler olmaksızın rüzgâr tribünü, lityum ve bakır olmaksızın elektrikli otomobil üretilmesi veya silisyum ile değerli cevherler olmaksızın güneş enerjisi elde edilmesi düşünülemez. Özellikle güneş enerjisinde elektrik ve manyetik özellikli 17 mineral gerekli. Bunların üretiminin yüzde 97’si Çin’de gerçekleştiriliyor. Ancak Çin, geçtiğimiz aylarda değerli cevher serbest ticaretini büyük oranda sınırlandırdı.
Alman Sanayicileri Birliği’nin hammadde komitesi başkanı Ulrich Grillo, yaşananlardan dolayı duyduğu endişeyi şu sözlerle dile getirdi: "Çin temmuz ayında, yılın ikinci yarısında üretimini ilk yarıya oranla yüzde 64 oranında azaltacağını açıkladı. New York Times ve Washington Post gazeteleri 24 Eylül’de baş sayfada, Çin in Japonya ya değerli cevher ihracatını durduğu haberini verdiler. China Daily gazetesine göre ise Çin değerli cevher ihracatını 2011 yılında yüzde 30 oranında azaltmak istiyor. Şu ana kadar aksi yönde bir açıklama gelmedi.“
Ticaret engelleri zarar veriyor
Önde gelen kalkınmanın eşiğindeki ülkeler, ihracat kotaları, gümrük vergileri ve ithalat kolaylıkları gibi ticareti engelleyen önlemlerle sanayilerine sübvansiyon sağlıyor ve uluslararası rekabete zarar veriyor. Hammadde yoksunu sanayi ülkeleri ise şu ana kadar bu duruma karşı neredeyse hiçbir adım atamadı. Ancak bu durumda onların da payı yok değil. Bunu değerli cevherler örneğinde görüyoruz. 1990 yılında dünya genelindeki üretimin üçte biri ABD de yapılıyordu. Ancak bu minerallerin zehirli olması nedeniyle üretimi pahalıya mal oluyor, zorlu süreçler gerektiriyordu. Çin dünya pazarına değerli cevherleri ucuza sunmaya başlayınca, 2001’de ABD’de üretim durduruldu. Şimdi sanayi ülkeleri bu durumu değiştirmek istiyor. Maden işletmeleri, dünyanın çeşitli bölgelerinde değerli cevher üretimine girişiyor, kapatılan madenlerin yeniden açılması planlanıyor.
Almanya Ekonomi Bakanı Rainer Brüderle, Alman sanayisinin bu tür projelere katılımını memnuniyetle karşılayacağını belirtti. Brüderle, "Artan hammadde fiyatları yeni işletme modellerine kapı açıyor. Burada geleceğe yönelik haklar belirleniyor. Bu nedenle cesur girişimcilere ihtiyacımız var. Uygun projeleri tespit edip, bunları ilerletmeleri gerekiyor. O zaman kendi özel işletme projeleri hayata geçirilebilir. Ayrıca diğer hammadde firmalarıyla ortaklıklar da bir yol” dedi. www.dw-world.de / 02 Kasım 2010