Portekiz ve Yeşil Enerji Devrimi
Portekiz son yıllarda, bulunduğu coğrafya’nın iklim özelliklerini sadece turizm açısından değerlendirmiyor. Hükümet, bütçe açığını gidermek için çeşitli paketler açıklarken, ülke genelinde, yenilenebilir enerji, ekonominin kurtarıcısı olarak görülüyor.
Geçtiğimiz sene, Ekonomi Bakanı Manuel Pinho; “Nasıl Finlandiya mobil telefon, Fransa hızlı trenler, Almanya endüstri ile biliniyorsa, yakın bir gelecekte Portekiz yenilenebilir enerji ile bilinecek” açıklaması ile kurtarıcı olacağına inandıkları planlamayı kastetmişti.
Sadece beş sene önce, ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin sadece %17 kadarını yenilenebilir kaynaklardan karşılayan Portekiz, bu rakamı bugün %45 seviyelerine çekmiş durumda. Geçmiş olan bu kısa sürede, sadece karasal rüzgar enerjisi gücü 7 katına çıkmış durumda. Gün ve gün, yerli ve yabancı firmalar tarafından inşasına başlanan yeni projelerle, Portekiz krizden çıkış biletini ekolojik olarak satın alıyor görünümünde.
Portekiz’in bütçe açığının %50’sini Fosil yakıt alımları oluşturuyordu. 800 mil uzunluğundaki kıyı şeridi ve güneş ışığı kapasitesi göz önünde bulundurulduğunda, yeşil dönüşüm, Portekiz için mantıklı bir plan ve ideoloji olarak görünüyor.
On yıl önce, Portekiz elektrik şebekesine özel şirketler sahipti. Şebekenin yenilenebilir enerji ile uyumlu olması için gerekli olan yatırımın maliyetler üzerindeki etkisi sebebiyle, şirketler yenilenebilir enerji kaynaklarına ilgi göstermemesi sonucunda, devlet şebekeyi satın alarak gerekli yatırımları üstlendi ve yenilenebilir enerji üretimini artırmak amacıyla teşvikler uyguladı. Portekiz hükümeti, 2012 yılında hidro enerji kapasitesinin %50 artacağını söylüyor.
2009 yılına ait, Avrupa Birliği Komisyon raporlarından birine göre, bu kararlı kamu politikasının işlerliği, 2000-2006 yılları arasındaki enerji şirketleri sayısının 3 katına çıkması ile de destekleniyor.
Portekizli enerji şirketleri, mühendislik birikimlerini güneş ve rüzgar enerjisi alanında da değerlendiriyorlar. Edindikleri birikim hem Portekiz sınırlarında, hem de İtalya, İspanya, İngiltere ve Amerika gibi uluslararası pazarlarda değerlendiriyorlar. Geçtiğimiz yıllarda, “DoubleSun” ürünü ile bütün dünyada ilgi ve takdir görmüş olan WS Energia, bu firmalardan sadece bir tanesi.
Portekiz’in, yenilikçi fikirlerinin ve etkileyici rakamlarının temeli pek de sağlam değil çünkü Portekiz altyapısının büyük bir kısmı Dünya Bankası fonlarına bağlı. Bu fonlama olmadan, Paredes’in kuzeyinde yer alması planlanmış olan eko-şehir LivingPlanIT projesinin ilerlemesi mümkün değil.
Yenilenebilir enerji, Portekiz firmalarının küresel arenada söz sahibi yapmış olsa da, vatandaşlar tarafından sorgulanmakta.
Rüzgar kapasitesini iki katına çıkartmayı amaçlayan hükümet, bu kapasite artışının yaratacağı ışık ve gürültünün vahşi yaşamı etkileyeceği inancındaki çevrecilerin hedefi konumunda.
Çeşitli gruplar büyük şehirlerdeki geri dönüşüm kutularının eksikliğine dikkat çekerek; hükümetin, halkı çevre bilinci konusunda eğitmemesinden, sadece çıkarları söz konusu olduğunda zorlama yapmasından şikayetçi.
Bir başka genel endişe ise, hükümetin yerli firmaları büyük uluslararası firmalar ile değiştireceği. Finli firma AW Energy ile yapılan kontrat, örnek olarak gösteriliyor. Alto Minho rüzgar tarlası inşa edilirken, istihdam desteği garantisi verilmiş olmasına rağmen, tesisin sadece 25 kişiye ihtiyaç duyuyor olması, bunun en büyük sebebi.
Bütün bunlara ek olarak, yenilenebilir enerji üretiminde Avrupa’da 3. sıraya tırmanmanın bedeli olarak, Avrupa Birliği’nin en fakir ülkelerinden biri olan Portekiz’ de, elektrik kullanmanın maliyeti son 10 yılda neredeyse %15 artmış görünüyor.
Portekiz’in kararlı uygulamaları, Uluslararası Enerji Kurumu tarafından takdir edilmekte ve 2010 yılı bütçe açığı konusunda işe yaramaya başlamış olsa da, yeşil enerji dönüşümünün elektrik tüketicisine getirdiği ek maliyet sorgulanıyor. www.limitsizenerji.com / 26 Ekim 2010