Siemens Anahtar Teslimi RES Kuruyor
Türkiye rüzgar enerjisi sektörüne geçen yıl giren Siemens, anahtar teslimi projeler geliştirme konusunda yatırımcılara hizmet sunuyor. Siemens A.Ş. Yenilenebilir Enerji Bölüm Yöneticisi Sinan Bubik, Siemens’in farklı konulardaki uzmanlığına dikkat çekerek, türbin tedariğinden santrallerdeki elektro mekanik hizmetlerine kadar geniş bir yelpazede hizmet sunduklarını söylüyor.
Bubik, rüzgar türbinlerinde bir elektrik teçhizatına ihtiyaç duyulmamasının proje sahibi firmayı ilave yatırım yapmaktan kurtardığını vurguluyor. “Rüzgar enerjisi konusunda dünya genelinde entegre enerji yönetimine sahip, anahtar teslim çözüm sunabilen az sayıda firmadan biriyiz” diyen Bubik, geçen yıl kriz nedeniyle yatırımlardaki gecikmeye rağmen kendileri açısından bir olumsuzluk yaşanmadığının altını çiziyor. Hatta Sinan Bubik, krizin Türkiye’deki yapılarını hazırlayabilmek için fırsat yarattığını düşünüyor:
“YEK’in çıkması durumunda bu pazarda adeta bir patlama yaşanacak. Aslında sektörde herkes YEK’in çıkacağı fikrine odaklanmıştı. Bu yüzden bazı yatırımcılar, ellerindeki projeleri yasanın çıkmasını beklemeksizin hayata geçirdi. Bazıları ise hala 2011 i bekliyor. Ancak beklemedeki projelerle ilgili lisansların 2007 de verilmiş olması, onlar için 2011 in son bekleme yılı olacağını gösteriyor.”
SIEMENS’İN KURDUĞU RES’LER
Türkiye’deki potansiyeli değerlendiren Sinan Bubik, şu anda 1.000 MW civarında olan kurulu gücün 2023 yılına kadar 20 bin MW’ye çıkmasının hedeflendiğine dikkat çekiyor. Bubik’e göre, bu da önümüzdeki yıllarda 19 bin MW’lik yatırımın devreye alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Rüzgar enerjisi alanındaki eğitim çalışmalarına da değinen Bubik, yetişmiş eleman gücünün en kısa sürede piyasaya kazandırılması gerektiğini vurguluyor. Siemens olarak bu alandaki eğitim faaliyetlerine ciddi önem verdiklerini kaydediyor.
Siemens’in Türkiye deki rüzgar enerjisi çalışmaları 2009 yılında başladı. Şirketin rüzgar enerjisinde ülkemizdeki ilk projesi Enerjisa’nın Çanakkale Mahmudiye RES’i oldu. Enerjisa, 30 MW kurulu güce sahip bu santralle yılda 90 GWh enerji üretecek. Mahmudiye projesinde 2.3 MW’lik kara tipi “on shore” türbinler ile 3.6 MW’lik deniz tipi “off shore” ürünler içinden SWT-2.3-101 rüzgar türbini kullanılıyor. Bu türbinler düşük ve orta hızdaki rüzgarlar için ideal bulunuyor. 101 metre çapındaki SWT-2.3-101 türbinin çarkı, dönüşlerde 8 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Bu da bir futbol sahasının büyüklüğünde bir alana tekabül ediyor. Söz konusu projede, sadece rüzgar türbinleri ve ekipmanları değil tam sistem bağlantısı da yer alıyor.
DENİZAŞIRI PİYASADA LİDER
Siemens’in dünya genelindeki enerji yatırımlarına da dikkat çeken Sinan Bubik, 2004 yılında denizaşırı rüzgar türbini üreticisi Bonus’u bünyelerine kattıklarını hatırlatıyor. Bubik, hem teknoloji hem de servis bakımından en üst performansı talep eden denizaşırı piyasasında sektör lideri olduklarını vurguluyor. Hem deniz hem de kara tipi rüzgar türbini Ar-Ge yatırımlarına önem verdiklerini ve gelecekte de bu alanda lider olmayı hedeflediklerini anlatan Bubik sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Ürettiğimiz türbinlerin genel özelliği, yüksek kapasite kullanım faktörüne sahip olmaları, yani yüksek verimlilik sunmaları. Rüzgar türbinlerinde kullandığımız patentli kanatlar, piyasadaki tüm diğer kanatlardan farklı olarak yekpare şekilde. Vakum teknolojisiyle üretilen bu kanatlar, uzun ömürlü, hafif, aerodinamik özelliklerinden dolayı kinetik enerjiyi mekanik enerjiye çevirmede çok yüksek verim sağlıyor. Siemens türbinleri netconverter dediğimiz full scale converter sistemine sahip. Bu sistem sayesinde şebeke uygunluğu (grid compliance) konusunda ek bir elektrik teçhizata gerek duyulmuyor. TLC (turbine load control) teknolojimiz ise rüzgar hızı ve türbülansı yüksek zor sahalarda bile türbinin yüksek verimle çalışmasını sağlıyor.” www.yesilekonomi.com / 14.10.2010