Sektöre uygun FİNANSMAN ALTERNATİFLERİ yaratılmalı
Her yıl ortalama 4-5 milyar USD yatırım gerektiren enerji sektörüne ucuz ve uzun vadeli finansman sağlanması gerekiyor. Yenilenebilir enerji sektörünün en önemli sorunlarından bir tanesi, finansman. Kalkınma Bankalarının kaynakları elbette çok önemli ancak yeterli değil.
Türkiye’nin tekno-ekonomik rüzgar (7m/s’den büyük) elektrik üretimi potansiyelinin 48 bin MW civarında olduğu öngörülüyor.
Jeotermal enerji kaynağı potansiyeli olarak ülkemiz, Avrupa’da birinci ve dünyada üçüncü sırada yer alıyor.
2700 saat/yıl ortalama güneşlenme saati söz konusu. Bazı bölgelerimizde bu oran daha yüksek.
Türkiye, Norveç’ten sonra Avrupa’nın en büyük hidrolik enerji kapasitesine sahip.
Ülkemizde önemli olabilecek bir diğer enerji kaynağı ise, biyokütle. Az gelişmiş ülkelerde biyokütle, sosyo-ekonomik bir kaldıraç olarak kullanılırken gelişmiş ülkelerde ise modern teknoloji kullanan büyük bir endüstriye dönüşüyor. Türkiye’den daha az toprağa sahip bir çok AB ülkesinde dahi enerji bitkilerinin üretimi, enerji ormancılığı ve atık değerlendirme büyük gelişim gösteriyor. Özel teşvikler ve düzenlemelerin gerçekleştirildiği biyokütlenin ALTERNATİF ENERJİ kaynakları içerisinde büyük bir potansiyele sahip olduğunu görülüyor. Farklı ihtiyaç alanlarına yönelik katı, sıvı ve gaz formlarında değişik enerji ürünleri elde edilebilen biyokütle ile ilgili stratejinin belirlenmesi de büyük önem taşıyor.
Kurulu gücün üretime dönüşme oranı düşük
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından ortaya konulan rakamlara bakıldığında ülkemizde hidrolik kapasitesinin 26.958 MW, proje sayısının 690, rüzgar kapasitesinin 3.266 MW, proje sayısının 89, jeotermal kapasitesinin 163 MW, proje sayısının 7, çöp gazı kapasitesinin 36, proje sayısının 5, biyogaz kapasitesinin 9 MW, proje sayısının 4, biyokütle kapasitesinin 17, proje sayısının 2, toplam yenilenebilir kapasitesinin 30.449 MW, proje sayısının 797 olduğunu görüyoruz.
Kurulu güç MW başına enerji üretiminde yılda yüzde 10 civarında bir iyileşme söz konusu. Ancak kurulu gücün üretime dönüşme oranı bakımından Türkiye, OECD ortalamasının altındadır.
Geçtiğimiz günlerde sizlerle paylaştığımız Deloitte’ın "ALTERNATİF DÜŞÜNCE 2011: Yenilenebilir enerji sektöründe öne çıkan ilk 10 konuya ve eğilimlere bakış" başlıklı raporunda da ifade edildiği gibi sektörün en önemli sıkıntısı, finansman. Rapor’da değinilen en önemli konuların başında sektörde sermayeye ulaşmanın giderek daha zorlaşması, vergi ve yasal mevzuat ile sektör liderlerinin büyük ölçekli operasyonları yönetme ve uygun çalışanları bulma zorunlulukları geliyor.
Enerji Yatırım Fonları kurulabilir
ENVER Enerji Verimliliği Derneği tarafından geçtiğimiz günlerde sonuçları açıklanan “Yeşil ekonomiye geçiş” raporunda da ifade edildiği gibi her yıl ortalama 4-5 milyar USD yatırım gerektiren enerji sektörüne ucuz ve uzun vadeli finansman sağlanması gerekiyor. Kalkınma Bankalarının kaynakları elbette çok önemliler ancak yeterli değiller. Rapor’da sektöre kaynak girişinin krediler, yabancı yatırım fonları ve halka arzlarla sağlanabileceği gibi kamu, özel sektör hatta vatandaşların dahil olabileceği sermayeyi ve karı tabana yayabilecek özerk yapıda Enerji Yatırım Fonları kurulabileceği ifade ediliyor. Böylece bir yandan sektöre yabancı sermaye çekmeye çalışılırken diğer yandan geniş katılımlı fonlar verimli bir sermaye yapısı oluşturabilir. www.geleceginenerjisi.com / 14 Ekim 2010