İklim Değişikliğiyle Bölgesel Mücadele ve AB
Avrupa Birliği (AB) kentlerden başlamak üzere iklim değişikliği ile mücadele ön saflarda yer alırken aynı zamanda yeni nesil temiz eneri ve ulaşım projeleriyle ilgili önemli yatırım kararları alıyor.
Dönüm noktaları:
2011 başı : Avrupa Komisyonu yeni bir Enerji Tasarrufu Eylem Planı sunacak.
2020’ye kadar : AB sera gazı salımlarını yüzde 20 oranında azaltırken enerji kaynaklarının yüzde 20’sinin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesine dikkat edecek ve elektrik tasarrufunu yüzde 20 oranında artıracak.
Politika Özeti
AB bölgeleri karbon salımlarını indirme hedefinin başarılmasında giderek daha gözle görülür bir rol oynamaya başladı.
Kentsel alanlar başta olmak üzere yerel yönetimler giderek kendi sorunlarını kendileri çözer hâle geldiler; yenilikçi çevre dostu girişimleri denemeye, özel sektör ile işbirliğine gitmeye ve iklim değişikliği ile “yerinde” mücadele edebilmek için birbirleriyle yardımlaşmaya başladılar.
Bölgeler ve şehirler bir yandan eyleme geçerken bir yandan da ulusal ve AB yetkilileri tarafından tanınır hâle geldiler, kendilerine verilen destek arttı. Bu nedenle AB stratejik bölgesel çabalar için daha fazla sayıda fon ayırmaya başladı.
Konu başlıkları
Bölgeler seslerini duyuruyor
Yerel yönetimler geleneksel olarak iklim değişikliği ile mücadelede bugüne kadar rol almadı ama artık bu değişmeye başladı.
Lizbon Anlaşması’nda ilk kez karar mekanizmalarında bölgelerin önemine özel atıfta bulunularak politika spektrumunda iddialı girişimlere öncülük ediyor.
Avrupa Bölgeler Birliği (AER) Başkanı Michèle Sabban “İklim değişikliği stratejileri AB düzeyinde belirlenebilir ama bölgesel düzeyde faaliyet gösterir” dedi.
Nitekim AB iklim değişikliği ile mücadelede bölgeleri güçlendirmek adına epey yol kat etti. Örneğin, 2007-2013 döneminde AB yapısal ve uyum fonlarından yerel düzeyde eko-yenilikçilik, çevreyle ilgili risk koruma tedbirleri, temiz teknolojiler ve işletmelere destek için €100 milyon ayrıldı.
Sabban “Uzun süreli uluslar arası müzakereler sürerken bölgeler birçok kilit noktada enerjiyle ilgili konularda harekete geçerek çalışmalarına hız verdiler. Enerji bu arada çok yönlü bir çalışma alanına dönüştü. Bunun içine alan planlaması, yerel enerji yatırımlarının teşviki, yenilikçilik ve eğitim politikaları, kamu ihaleleri, ulaşım ve yerel kaynakların kullanımıyla yenilenebilir enerji stratejilerinin uygulaması ve uygulama bilincinin geliştirilmesi giriyor” dedi.
Kentler öncülük ediyor
Araştırma kentlerin sera gazı salımlarının dört üçüne sebep olduklarını, doğal kaynakları orantısız bir şekilde tükettiklerini, dolasıyıla küresel ısınmadaki artışa önemli derecede katkıda bulunduğunu gösterdi. Kentlerde emisyonların büyük bir kısmı yalıtım sistemleri ve enerji tasarrufunun yetersiz olmasından kaynaklanıyor.
Sonuç olarak binalarda enerji tasarrufunun artırılması AB’nin iklim değişikliği ile mücadele programının önemli bir parçası hâline geldi. İlk önce Kyoto Sözleşmesi daha sonra ise 2020’ye kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 20 azaltılması gibi hedefler bu amaçla belirlendi. Avrupa Komisyonu binaların sebep olduğu emisyonların AB toplam enerji tüketiminin yüzde 40’ına eşit olduğunu tahmininde bulunuyor.
Binalarda Enerji Performansı Yönergesi (EPBD) AB’nin enerji tasarruf mevzuatında bir dönüm noktası oluşturuyor.
Bol miktarda başka yenilikler de söz konusu. Örneğin, Stockholm ve New York düşük emisyonlu trafik bölgelerinin yönetiminde bilişim teknolojilerine giderek daha fazla bel bağlıyor.
Sürdürülebilir şehir planlama öncüsü olarak tanınan Londra Belediye Başkan Yardımcısı Nicky Gavron EurActiv’e “kentlerin çevreyle ilgili iddialı hedeflere ulaşılmasını kolaylaştırabileceğini” belirten Gavron, neden olarak kentlerin “planlama yeteneği dolayısıyla çevre alt yapılarının büyük bir kısmını inşa edip yönettiklerini” söyledi. “Ulaşımı yönetiyorlar. Bina, faaliyet ve nüfus açısından yoğunları ki bu kentlerde emisyon indirimini daha da kolaylaşacağı anlamına geliyor.”
Belediye Başkanları Birliği
Avrupa kentleri emisyonları azaltmak üzere önemli politika adımları atmış bulunuyor. Şubat 2009’dan bu yana 350’den fazla kentte CO2 salımlarını 2020’ye kadar yüzde 20 azaltmak üzere eşgüdümlü olarak faaliyete geçtiler.
Belediye Başkanları Birliği adı verilen bir Avrupa Komisyonu girişimi kentlerin özellikle iklim değişikliği ile mücadele katkıda bulunmalarını hedefliyor.
Bu çerçevede Avrupa Yatırım Bankası (AYB) enerji tasarrufunu artırmak, kentler ve bölgelerde sürdürülebilir enerji projelerine destek vermek için 2009’da €15 milyonluk fon ayırdı. Banka aynı zamanda sektöre kredi kolaylığı da sağladı.
2007-2013 dönemi için ayrıca eko-yenilikçilik, çevreyle ilgili risklere karşı koruma tedbirleri, temiz teknolojiler ve yerel işletmeler için €100 milyarlık bölgesel fon temin edildi.
Bölge-sanayi işbirliği
Özel sektör bu gelişmeleri dikkate alırken çokuluslu şirketler yeşil enerji çözümleri için şimdi bölgeler düzeyinde çalışmalarına devam ediyorlar.
Bölgesel yönetimler sera gazı emisyonlarını azaltacak küresel bir anlaşma olmaması durumunda bile düşük karbon teknolojilerini hayata geçirmek üzere iş çevreleriyle işbirliği planları yapıyor.
Bunlara örnek olarak AER ve GE Enerji gurubu ortaklığıyla AB çevre stratejisine destek verilmesi gösterilirken bölgesel ve yerel düzeyde gerçek çözüm uygulamalarına başvuruluyor.
GE Batı Avrupa ve Kuzey Afrika Enerji Grubu Başkanı Ricardo Cordoba büyük firmaların uzmanlığının somut bölgesel hedeflere ulaşılmasında önemli rol oynayabileceğini söyledi.
Cordoba GE Enerji ve AER gibi şirketler arası ilişkilerin “bölgesel karar merkezleri ile GE Enerji grubunun sahip olduğu uzmanlık, bilgi alış verişi, deneyim ve markalar için bir forum oluşturulmasına kapı aralayacağını söyledi. “Şimdi harekete geçme zamanı. İnanıyoruz ki bu ilişki hükümetlerimize destek vermek ve iklim değişikliği ile mücadele etmek için atılan büyük bir adımdır.”
“Akıllı Kentler Vizyonu” isimli raporunda IBM kentlerin yeni teknolojiler yardımıyla su, enerji veya karayolu trafiğinin en iyi şekilde yönetimi gibi sınırlı kaynakların kullanımını en etkin hâle getirmenin yollarını arıyor.
Kırsal alanların bölgeleri yakalaması lâzım
Kırsal alanlar da keza karbon emisyonlarının azaltılmasında önemli rol oynuyor. Komisyon Avrupa’da tarımın iklim değişikliğinden birinci derecede etkilenecek sektörler arasında yer aldığı uyarısında bulunuyor. Etkinin iki şekilde olması bekleniyor:
Azalan yağışların birçok bölgede ciddi bir sorun olması bekleniyor.
Ani sıcak dalgaları, kuraklık, fırtına ve seller.
Sonuç olarak AB yetkilileri kırsal alanların da genel görünüme dâhil edilmesi gerektiğinde ısrar ediyorlar. Komisyon AB Ortak Tarım Politikası’nın (CAP) kırsal alanların birliğin 2020 ekonomik büyüme stratejisine katkıda bulunmasını sağlayacak şekilde reforma tabi tutulması ve somut karbon emisyon indiriminde somut hedefler belirlenmesi gerektiğini kaydediyor.
Komisyon çevre dostu ve yenilikçi teknolojilerinin yatırım, meslekî eğitim, girişimcilik ve sürdürülebilir kaynakların kullanıldığı tarımsal faaliyetlerin cesaretlendirilmesi yoluyla teşvik edilerek “Avrupa 2020” stratejisine katkıda bulunabileceğine inanıyor.
Yetkililer AB tarım politikasının düşük karbona dayalı kırsal ekonominin geliştirilmesine ve kırsal alanların sahip olduğu potansiyelin kullanılabilmesine yardım edecek şekilde reforma tabi tutulması gerektiğini ileri sürüyor.
“Gelecekte kırsal alanda gelişimin çevre anlamında sürdürülebilirliğin de korunduğu rekabete daha fazla destek vermesi gerektiğini” kaydeden yetkililer biyogaz gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlara yardım sağlanması ihtimalinin çiftçilerin gübreden kendilerine yetecek kadar enerji üretmelerine katkıda bulunabileceğini belirtiyor.
Taraflar
2010 başlarında göreve başladığından bu yana AB Bölgesel Politika Komiseri Johannes Hahn kentler ve bölgelerin daha önemli roller üstlenmesi için çalışıyor.
Haziran 2010’da bir konuşmasında Hahn “Avrupa’nın atılım yapabilmesi için kentlere yatırım yapılmasını desteklememiz gerekecek. Çünkü ekonomik, çevresel ve sosyal sorunların en fazla şehirleri etkilemesi bekleniyor. Yeni enerji planlarının veya sosyal uyumun hayata geçirilmesi ciddi finansman gerektiriyor” dedi.
Bununla birlikte Hahn “finans yükünün sadece kentlere havale edilemeyeceğini AB’nin olduğu kadar bölgesel ve ulusal hükümetlerin de bu yükü paylaşmaları gerektiğini” sözlerine ekledi.
AER Başkanı Sabban ise Komiser Hahn’ın görüşlerine katıldığını belirterek bölge ve kentlere daha ciddi roller verilmesi gerektiğini söyledi, “Kelimelerin ötesine geçmemizi, gerçek eylemde bulunmamızı istiyorum” dedi.
Sabban bölgelere daha kritik rol verilmemesi durumunda planların başarısızlıkla sonuçlanabileceği uyarısında bulundu.
"Sayın Barroso Avrupa kurtarma planında bölgeleri dikkate alamadı ve şimdi bunun sonucunu Yunanistan, İspanya ve Portekiz’de görüyor,” diyen komiser, enerji reformu konusunda “bölgeler Komisyon’dan gelecek talimatları bekleyemez. Bölgeler bu sorumluluğu alıyor” şeklinde konuştu.
Belediye Başkanları Birliği’ni takdir eden AB Enerji Komiseri Günther Oettinger söz konusu girişimin “esasen AB enerji politikasının anahtarı olduğunu” ileri sürdü. Kentler ve bölgelerin enerji talebinde bulunan ilgili sektörlerle işbirliğinde bulunma kapasitesine sahip olduğunu kaydeden komiser Avrupa’da birçok kent ve bölgenin Belediyeler Birliği’ne katılması durumunda yüzde 20 hedefine ulaşmak için yapılması gereken işin yarıdan fazlasının başarılabileceğini sözlerine ekledi.
Oettinger, birliğin aynı zamanda “Lizbon Anlaşması’nın bölgesel uyum ilkesine de başvuracaklarını” ve başarıların tekrarlanabilir olması için bölgelerin “bilgi paylaşımından bulunacaklarını” söyledi.
AP Lüksemburg Yeşiller üyesi ve aynı zamanda Belediyeler Birliği gönüllüsü Clause Turmes “Avrupa Komisyonu’nun yeşillerin baskıları sonucu başkan Barroso’nun söz verdiği gibi sonunda kentler ve belediyelere yeşil yatırımı gerçekleştirdiğini” sözlerine ekledi.
Turmes AB’de dayanışmanın her zamankinden fazla tehlikede olduğu bir sırada yerel grupların AB’de yatırım yapmalarına ve binlerce kişiye istihdam açılmasına yardımcı olurken AB’nin enerji bağımlılığını azaltmanın yerel karar yapıcıların tekrar güven kazanmalarını sağlamalarına yardımcı olacak kararlarla mümkün olabileceğini vurguladı.
Belediyeler Birliği’nin AP’daki imza töreninde konuşan Bölgeler Komitesi (CoR) Başkan Yardımcısı Ramón Luis Valcárcel Siso “Birçok kent ve bölge kendi başlarına bu sorunları çözebilecek kaynağa sahip değil. Finansman ve yönetim desteği başarılı olabilmeleri için şart. Bu nedenle Belediyeler Birliği’nde destek yapıları olarak bölgelerin rolü oldukça önemli. Bölgeler Komitesi çabalarını Belediyeler Birliği’ne paydaşların katılımını teşvik edecek yönde yoğunlaştıracaktır” dedi.
AYB kentlerin emisyon azaltma çabalarını destekliyor. AYB Başkanı Philippe Maystadt kentsel alanların iklim değişikliği ile mücadeleye önemli katkıları olabileceğini çünkü enerji tüketiminin yüzde 70’ine kentlerin sebep olduğunu söyledi. “Bunun çoğu binalar, şehir içi ulaşım ve küçük firmalardan kaynaklanıyor. İnanıyoruz ki kentler hem bu tüketimi azaltmak hem de yenilenebilir enerji kaynaklarının adapte olabilmek için önemli bir potansiyele sahipler.”
Konuyla ilgili bu yıl içinde yayımlanan bir tebliğde Eurocities lobi grubu enerji sıkıntısına sektörler bazında yeni politikalar üretilmesiyle değil iklim değişikliği konusunda devlet politikalarının birbirleriyle uyumlu hâle getirilmesi ve dolaşımın teşvik edilmesiyle çözüm bulunabileceğini öne sürdü.
Tebliğde kentlerin “kaynak dolaşımı ve iklim değişikliğinin bütçe kararlarında öncelikli olması gerektiği” kaydedildi. “Yerel kamu politikalarının çeşitliliği dikkate alınırsa hem kanun tasarılarının ve yönergelerin hazırlanmasında hem de kaynak sağlanması için gerekli girişimlerde bulunulmasında farkı düzeylerde işbirliğine ihtiyaç vardır.” www.euractiv.com.tr / çevre ve iklim / 13.09.2010