Karbon ticareti : Artı ve eksiler
Karbon ticaretine yönelik farklı görüşler hakim. Bir grup bu uygulamayı desteklerken, bir diğer grup, karbon ticaretinin emisyon oranını düşürmediği gibi, bankaları karmaşık ticaret sistemleri yaratmaya ittiğini ifade ediyor.
Karbon emisyonunun azaltılmasında karbon ticareti ne derece etkili bir yol? Her ne kadar CO2 emisyonlarının ticareti bugüne çeşitli eleştirilere hedef olsa da, bu alana olumsuz bakanların sesi gitgide daha fazla yükselmeye başladı. Olumsuz sesler arasında sadece çevreci STK lar değil, aynı zamanda hükümet komiteleri ve bazı petrol şirketleri bulunuyor.
Barclays Capital Direktörü Trevor Sikorski, karbon ticareti konusunda ilginç bir yorum yapıyor. "Karbon ticareti, karbon vergisinden daha etkili bir yol" diyen Sikorski, "Karbon ticaretinin en önemli yanı, size emisyonunuzu azaltmanızı söylemesi. Oysa karbon vergisi söz konusu olduğunda, fiyatı siz koyuyorsunuz ve bu fiyata ne kadar emisyon alacağınızı piyasa belirliyor. Eğer fiyatı çok düşük koyarsanız, çok fazla emisyon alırsınız. Vergi ile ilgili en büyük sorun bu” yorumlarında bulunuyor.
Sikorski’nin görüşlerinin aksine, çevreci organizasyonlar karbon ticaretine eleştirel bir açıdan yaklaşıyorlar. Friends of Earth (FoE) isimli sivil toplum kuruluşu temsilcisi Sarah-Jayne Clifton’a göre karbon ticareti küresel ısınma ile mücadelede hiçbir rol oynayabilecek bir role sahip değil. “Karbon ticareti, emisyon oranının aşağı çekilmesini sağlamadığı gibi, aynı zamanda bankaların karmaşık ticaret sistemleri yaratmalarına neden oluyor. Bu durum, konut kredilerinin neden olduğu benzer bir finans krizine neden olabilir.”
Clifton, karbon emisyon oranlarının gerçekten düşürülebilmesi için, hükümetlerin yeşil enerji ve enerji verimliliğini artıracak yatırımlara öncelik vermesi ve daha sıkı uygulamaları devreye sokması gerektiğini ifade ediyor.
FoE tarafından yayımlanan “Tehlikeli Saplantı” isimli rapor, karbon ticaretine yönelik altı temel sorunu ise şöyle sıralıyor:
- Karbon emisyon oranlarını aşağı çekmekte etkisiz
- Teknoloji alanında inovasyonu desteklemiyor
- Yüksek karbon altyapısının değişimine izin vermiyor
- Konut sektöründe olduğu gibi, karbon konusunda sub-prime riskini artırıyor
- Gelişmiş ülkelerin küresel ısınma ile mücadeleye yönelik finansman sağlamasını engelliyor
- Takasa izin veriyor
Kyoto Protokolü tarafından ortaya konan Clean Development Mechanism (CDM)- Temiz Kalkınma Mekanizması’nı gündeme getiren Clifton, bu mekanizma sayesinde gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerdeki karbon emisyonunu azaltmayı amaçlayan yeşil projeleri finanse ederek, karbon kredileri (CERS) alabildiklerini söylüyor. Bloomberg New Energy Finance tarafından yayınlanan verilere göre, CDM tarafından sağlanan krediler 2009 yılında, Avrupa Emisyon Ticareti Şeması’nın ardından, uluslararası karbon piyasasının yüzde 15’e denk gelen en büyük ikinci dilimini oluşturmuş durumda.
CDM, gelişmekte olan ülkeleri karbon piyasalarına bağlayan başlıca mekanizma. Fakat bu mekanizma bazı tartışmalara da neden oluyor. Şemanın sadece bazı proje tiplerini kapsaması (büyük hidro enerji projeleri gibi); gelişmiş ülkelerde karbon emisyonu indirme hedeflerinin azalması; gelişmekte olan ülkelerin ise bu uygulamadan çok sınırlı yarar sağlaması, tartışmanın temel unsurları arasında.
Clifton’un dikkat çektiği bir diğer nokta da, gelişmekte olan ülkelere transfer edilen finansmanın sadece yüzde 30’unun projelerde kullanılıyor olduğu. Paranın geri kalanı ise bankalara, karbon ticareti yapanlara veya bu projeleri oluşturan şirketlere gidiyor.
Greenpeace: Karbon ticareti nasıl bir yarar sağlar, sorgulamak lazım
Greenpeace tarafından öne sürülen görüş ile FoE’den farklı olarak daha programatik. Greenpeace İngiltere İklim Danışmanı Charlie Kronick, “Temel karbon emisyonuna karşı değiliz. Fakat Kopenhag sonrası dönemde, karbon ticaretinin karbon emisyonlarının azaltılması açısından ne tür bir yarar sağlayacağını sorgulamak gerekir” diyor.
Kronick, şöyle devam ediyor: “Bugünden 2020’ye kadar, orta vadede, özellikle de gelişmiş ülkelerde karbon emisyonunu büyük miktarda azaltmak gerekiyor. Fakat Kopenhag politikaları, gelişmiş ülkelerde bu yönde bir heyecan olmadığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla, bugünden 2020 yılına kadar, karbon fiyatları hiçbir zaman yeterince yüksek olmayacak. Bu da karbon ticaretinin, 2020 yılına kadar karbon emisyonlarını azaltmakta etkili olamayacağının kanıtı.”
Kaynak: www.renewablenergyfocus.com
www.geleceginenerjisi.com / 30 Ağustos 2010