Bakan Yıldız Uluslararası Nükleer ve Yenilenebilir Enerji Konferansına katıldı.
Konferansın açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, konferansın başlığını çok beğendiğini belirtirken, nükleer ve yenilenebilir enerji kaynakları konusunda birçok konferans düzenlendiğini, fakat ikisinin aynı başlıkla ele alındığı konferansın pek olmadığını söyledi.
Türkiye de 40 yıldan beri gerçekleştirilemeyen nükleer güç santralinin yapılması için bir irade koyduklarını ifade eden Yıldız, nükleer güç santrallerine sadece enerji üretimi açısından bakılmaması gerektiğini, bunun aynı zamanda sanayileşmenin de önemli bir göstergesi olduğunu kaydetti.
Yaklaşık 515 bin tane parçayla beraber aslında yan sanayinin, ana sanayi olarak gelişmesinin de sağlanacağını dile getiren Enerji Bakanı, Şu anda işletmede bulunan dünyadaki 439 santrale baktığınızda, çok az istisnası dışında gelişmiş ülkelerde bunlar yapılmıştır. Yaklaşık 69 tane inşası süren santralin de yine benzer ülkelerde yapıldığını görürsünüz dedi.
Temel yük açısından da nükleer santralin önem taşıdığını anlatan Taner Yıldız, şunları söyledi : Enerji dağılımlarında asıl temele oturttuğunuz bir yük vardır. O da ancak uzun süreli, 8 bin 640 saat içerisinde ne kadar uzun süre çalışıyorsa santral, o kadar temel yüke oturtursunuz. Aslında sürekli bulduğu kaynak itibariyle rüzgar, güneş gibi enerji kaynakları bir yıl içerisinde ülkesine göre 800 saatten başlayan, 2 bin 500 saatlere varan, ama nihayetinde toplam yılın üçte biri, dörtte biri nispetinde üretilen kaynaklardan bahsediyoruz. Yenilenebilir kaynaklar mutlaka harekete geçirilmelidir, politikayı bunun üzerine oturmak lazım, bunlarda mutabıkız. Yenilenebilir enerji kaynakları yapılmalıdır, ama bunun da mutlaka temel bir yükün üzerine oturmak zorundasınız. Ancak atlanan ve bugünkü konferansın başlığında gizli olan, nükleer santral ve yenilenebilir enerji, her ikisi de temiz enerjidir. Nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynakları, her ikisi de birbirinin tamamlayıcı unsurlarıdır. O yüzden yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleyenler, bir nevi aynı zamanda nükleeri güç santrallerini de destekler. Nükleeri destekleyenler de yenilenebilir enerji kaynaklarını destekler.
Konferansta konuşan Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan da iki dünya savaşının yaşandığı 20. yüzyılın hatası ve sevabıyla bittiğini, şimdi 21. yüzyılda bulunulduğunun idraki içinde bulunmak gerektiğini söyledi.
Ayhan, 20. yüzyılın refah seviyesinin gerisinde kalınmak istenmiyorsa ve gelecek nesillere sağlıklı bir dünya bırakmak isteniyorsa 21. yüzyılın şartlarının iyi değerlendirilmesi ve kaynakların en verimli şekilde kullanılması gerektiğini kaydetti.
Yeraltı ve yerüstü kaynaklarının yanında insan kaynağının da çok önem taşıdığını dile getiren Ayhan, İnsan kaynaklarından yeterince istifade edemezse 21. yüzyıl belki savaş yüzyılı olmayacak ama hüsran yüzyılı olacaktır diye konuştu.
TÜRKERLER - AKBANK PROJE FİNANSMANI ANLAŞMASI
Konferansın ardından Türkerler Holding ve Akbank arasında imzalanan finansman anlaşması törenine katılan Bakanı Yıldız, böyle bir finansman anlaşmasının global bir krizin etkisinin sürdüğü ortamda yenilenebilir enerji kaynaklarına dönük olmasının memnuniyet verici olduğunu dile getirdi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleyen yapının aynı zamanda nükleer güç santralleriyle ilgili yapıyı da desteklediğinin bilinmesi gerektiğini ifade eden Yıldız, çünkü bütün bu kaynakların birbirini tamamlayan unsurlar olduğunu, bu konuların beraberce işlenmesi gerektiğini söyledi.
Enerjide arz güvenliğinin önemine işaret eden Yıldız, bu doğrultuda strateji belgesinin hazırlandığını ve hem yerli, hem de yenilenebilir enerji kaynaklarının harekete geçirildiğini ve bu kapsamda bir çok projenin finanse edilmesine ilişkin önemli bir yapı oluştuğunu söyledi.
Türkiye de siyasi istikrar üzerine kurulu bir yapının enerji sektöründe çok fazla hissedildiğini belirten Yıldız, sektörün siyasi ilişkilerinden siyasi gelişmelerden arındırılmayacak bir konumda olduğunu ifade etti.
Yıldız, Cumhuriyetin kuruluşunun 100 üncü yıl dönümünde 2023 yılında yerli kaynakların her birinin kullanıldığı, rüzgarın, HES lerin güneşin ve yerli kömür kullanıldığı bir ortamın mutlaka Türkiye nin yaşaması gerekiyor. Bunu mutlaka enerji sektöründe oturtmuş olmamız gerekiyor. Enerji verimliliği konusunda yol haritamızın uygulandığı bir Türkiye yi görmemiz gerekiyor diye konuştu.
Enerji dostu kredilerin artması, ve zaman zaman da bunun süresinin projelere göre artması gerektiğine dikkati çeken Yıldız, bir enerji projesinde kredinin 7 yılla sınırlandırılmış olmasının yatırımcının daha rahat hareket etmesine engel olacağını ifade etti.
Türkiye de yenilenebilir enerji kaynaklarında da maden sektöründe, petrol işlerinde de bir takım çantacı diye tabir edilen yatırımcılar olduğuna işaret eden Yıldız, bu kişilerin bundan sonraki süreçte, hem kanuni bazda hem de ikincil mevzuatta, hem de fiili uygulamada biraz rahat edemeyeceklerini söylemek istiyorum dedi.
Yıldız, bu kapsamda gerçek yatırımcının önünü açan, onların işlerini daha çok kolaylaştıran ama spekülatif kazançlara eğilimi olanların işlerini zorlaştıran bir yapıyı kurduklarını sözlerine ekledi.
EPDK BAŞKANI KÖKTAŞ
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş da, 1970 lerden bu yana Türkiye ekonomisinin yılda ortalama yaklaşık yüzde 4 büyüdüğünü buna karşın enerji tüketimindeki büyümenin bunun iki katı olarak yıllık ortalama yüzde 8,4 olarak gerçekleştiğini ifade etti. Köktaş, düşük senaryoya göre enerji projeksiyonlarına değinerek şunları kaydetti : Önümüzdeki 20 yıl içerisinde Türkiye nin ekonomisinin yıllık ortalama yüzde 4 büyüyeceği,enerji sektörünün ortalama yüzde 6,5 büyüdüğü, kişi başına enerji tüketiminin 8 bin 500 kwh olacağı varsayımına göre: 2030 yılında 713 milyar kilovatsaat elektrik tüketmek zorundayız. Bu şu anlama geliyor. Bizim şu andaki elektrik tüketiminin 3, 3,5 katı. Bütün bunlara baktığımızda bu sektöre yaklaşık olarak 313 milyar lira civarında bir paranın yatırılması gerekiyor. Bu para neyi içeriyor, enerji üretim ve dağıtım özelleştirme büyüklüklerini içeriyor, aynı zamanda yeni yatırımları, üretim ve dağıtım hatlarının yapılmasının, var olanlarını da rehabilite edilmesini içeriyor. Bu büyüklüğün yaklaşık yüzde 20 sini öz kaynak kabul edersek 60 milyar lira öz kaynak eder. Yani önümüzdeki 20 yıl içerisinde iş adamlarımızın, enerji yatırımcıları kendi kaynaklarından 60 milyar lira civarında bir parayı bu sistem, bu sektöre yatırmaları gerekiyor. Yaklaşık 250-255 milyar lira civarında da yabancı kaynak; bu bankalar kaynağı ... Bu yerli banka olabilir, yabancı bankalar, diğer sermaye enstrümanları olabilir, bu kaynağı sektöre dahil etmemiz lazım.
Düzenleyici kurum olarak ikincil mevzuatı öngörülebilirliği yüksek, riskleri minimize eden ve yerli ve yabancı yatırımcıları sektöre dahil eden bir anlayış içerisinde olduklarını vurgulayan Köktaş, finansman altyapısını da kolaylaştırmak istediklerini söyledi.
Yabancı kaynaklardan da finansman elde edebilmek için yatırımcıların projelerini uluslararası standartlara göre hazırlamak zorunda olduğuna işaret eden Köktaş, düzenleyici kurumun düzenleme alt yapısını uluslararası standartlara ve öngörülebilirliği yüksek olan bir piyasaya yapısına göre düzenlemesi gerektiğini,yerli bankaların da hem kredi, sendikasyonal anlamda hem de sermaye piyasaları enstrümanları anlamında uluslararası piyasalara kaynak temin edecek yapıyı oluşturmak zorunda olduğunu kaydetti.
Yüzde 40-45 gibi oranlarda öz kaynakla proje finansman modeli örneğinin dünyada olmadığını belirten Köktaş, maksimum yüzde 20 yi geçmeyecek bir öz kaynak oranıyla projelerin finanse edilebilir olması gerektiğini sözlerine ekledi. www.enerji.gov.tr / 05 Temmuz 2010