Sera gazı yönetimi şirket yönetimlerine hızla dahil oluyor
Tulip Eğitim ve Danışmanlık Kurucusu ve Genel Müdürü Şafak Özsoy “Çevrenin yönetim modeli olarak iş süreçlerine entegrasyonunda Türkiye’deki seyir, yavaş olmakla beraber, enerji yönetimi, sera gazlarının yönetimi gibi alt yönetim modelleri sürat ile şirket yönetimlerinde yer bulma çabası içinde” diyor.
Özsoy’un yorumları şöyle :
"İklim değişikliğinin küresel ekonomilere yansımasının dramatik sonuçları gelecek on yılda daha çok tüketicilerin gündelik hayatlarına yansıyacak.
Çevrenin yönetim modeli olarak iş süreçlerine entegrasyonunda Türkiye’deki seyir, yavaş olmakla beraber, enerji yönetimi, sera gazlarının yönetimi gibi alt yönetim modelleri sürat ile şirket yönetimlerinde yer bulma çabası içinde.
Oysaki, 1992 yılında yaşanan kaygılar ile Kyoto Protokol’ne taşınan ve atmosfere salınan sera gazların azaltılması süreci, gelişmiş ülkelerin kendilerine hedefler koymalarına neden oldu. Protokol ve sözleşme ulusal politikalara, beraberinde karbon piyasalarına ve yeni yapısal mekanizmalara ihtiyacı gerekli kıldı. Gelinen noktada ise yeni bir uluslararası rejime ihtiyaç var. Nüfus artışı ve beraberindeki enerji ihtiyacı ile geleneksel yaşam ve enerji döngüsü içinde CO2 salımlarını azaltmak halen mümkün gözükmemekte.
Şirketler tüm paydaşların gönüllük esaslı sürdürülebilir yönetim mekanizmaları içinde çevre başta olmak üzere enerji tüketimi, sera gazları, atıkların yönetimi ve sosyal dengeleri gözeten, şeffaf ve riski en aza indirgemiş sosyal dengelerini koruyan bir model içinde rekabet güçlerini artırmayı hedefliyorlar. Bu amaç ile kurumsal sosyal sorumluluk çatısı altında uygulama alanlarından biri olan küresel sözleşme Birleşmiş Milletler’in (BM) koordinasyonunda yaygın olarak uygulama alanı buluyor. Türkiye’de Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın bu yolda attığı adım önemli ve anlamlı. Bu kapsamda BM Liderler Zirvesi, 24-25 Haziran 2010 tarihlerinde yapılacak. Küresel anlaşmanın BM neznindeki direktörü bu zirvede iş dünyasının en üst seviyedeki liderlerinin eğitileceği mesajını 28 Mayıs 2010 tarihinde Amsterdam’daki GRI Konferansı’nda verdi.
İş dünyasının alışagelmiş yönetim modelleri ve mevcut tüketici profili ile sera gazlarında azaltma yapamayacağı aşikar. Bu nedenle iş süreçlerimizde iyileştirme modellerine yönelmemizi örnek olarak, özellikle CO2 emisyonların aşağıya çekilmesi konusunda şirketlerde ciddi bir politik yaklaşıma ihtiyaç var. Bu yaklaşımın sadece şirketlerle sınırlı kalmaması gerekliliği tüketiciler olarak ayrı bir bilince ulaşmak anlamında önem taşıyor. Yapılması gerekenler konusunda, giderek şekillenmesi beklenilen yeni uluslararası Kyoto Rejimi çerçevesinde şeffaf, gerçekçi, etik çerçevede, sera gazı envanteri oluşturma çalışmalarının başlatılması ve şirketlerin “Sürdürülebilir Raporlarının” uluslararası kabul görmüş modellerle sera gazlarının raporlanması ve uygunluğunun raporlanması yolunda ilerlenmesi Türkiye içinde kaçınılmaz olacak." www.geleceginenerjisi.com / Haziran 2010