Türkiye’nin en öncelikli sorunu enerji güvenliği olacak

Türkiye’nin enerji sorunu ve yenilenebilir enerji fırsatları New York’ta, Amerikan Türk Cemiyeti’nin (ATS) organizasyonuyla düzenlenen üst düzey bir panelde masaya yatırıldı. Panelde uzmanlar, ‘’Türkiye’nin yakın gelecekteki en önemli sorununun enerji güvenliği sorunu olacağı’’ uyarısında bulundu.

Türkiye’nin enerji sorunu ve yenilenebilir enerji fırsatları New York’ta, Amerikan Türk Cemiyeti’nin (ATS) organizasyonuyla düzenlenen üst düzey bir panelde masaya yatırıldı. Panelde Türkiye’nin enerji talebi en hızla büyüyen ülkelerden biri olmasına rağmen halen enerjisinin yüzde 70’ini ithal ettiğine dikkat çekildi. Türkiye’nin kendi yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçirecek adımları atmadığı takdirde ciddi bir enerji darboğazıyla karşı karşıya kalacağını savunan uzmanlar, ‘’Türkiye’nin yakın gelecekteki en önemli sorununun enerji güvenliği sorunu olacağı’’ uyarısında bulundu.

New York’taki Rockefeller Plaza’da, uluslararası hukuk şirketi Chadbourne & Parke LLP’nin ev sahipliğinde gerçekleşen paneli, New York eyaleti eski valisi George Pataki yönetti. Panele, Dünya Bankası Enerji Uzmanı Sameer Shukla, Deutsche Bank Özel Durumlar Grup Direktörü Onur Göker, New World Capital Group menkul kıymetler şirketi yöneticisi Ali İz ve Chadbourne & Parke şirketi yöneticilerinden Adam Umanoff konuşmacı olarak katıldılar.

Su, güneş ve rüzgar cenneti Türkiye’nin enerjisinin yüzde 70’i ithal

Paneli açış konuşmasında Türkiye’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe Sarayı’nda yaptıkları bir görüşmeyi anlatan New York eski Valisi George Pataki, ‘’Tek bir konu söylemeniz gerekse, sizce Türkiye’nin bugün ve gelecekte yüzleşmek zorunda olduğu en önemli mesele nedir ?’’ diye sorduğunda, Erdoğan’ın bir an bile düşünmeden ‘’enerji’’ cevabı verdiğini söyledi. Pataki, Türkiye’nin, su, güneş ve rüzgar gibi çok büyük enerji kaynakları potansiyeline sahip olmasına rağmen bunları yeterince kullanmadığını vurgulayarak, Türkiye’de kullanılan enerjinin yüzde 70’inin ithal olmasına dikkat çekti.

Türkiye’nin 2023 hedefi; elektriğin yüzde 30’u yenilenebilir enerji kaynaklarından

Dünya Bankası enerji uzmanı Sameer Shukla, ekonomik ve finansal kriz dindikçe Türkiye’nin enerji güvenliği konusunun en öncelikli sorunu haline geleceğini söyledi. Türkiye’de enerjinin yüzde 91’inin petrol, kömür, gaz gibi fosil yakıtlarına dayalı olduğuna kaydeden Shukla, ‘’Türkiye ciddi bir enerji sorunuyla yüzyüze’’ dedi. Türkiye’nin fosil yakıtlar sebebiyle ciddi çevre sorunuyla da karşı karşıya olduğunu savunan Shukla, ‘’Türkiye Avrupa-Orta Asya bölgesinde sıcaklık endeksi en fazla yükselen 3 ülkeden biri. Büyük ölçüde enerji tüketiminden kaynaklanan sera gazı salınımı hızla yükseliyor.’’ dedi.

Türkiye’nin 2009 Aralık ayında Ulusal İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi taslağı hazırlandığını ve bunun onaylanmasının beklendiğini aktaran Shukla, bu çerçevede, enerji, sanayi, ulaşım, çöp, toprak kullanımı, tarım ve orman gibi alanlarda iklim değişikliğine yönelik uyum için Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı Kabul edildiğini kaydetti. Shukla, Türkiye’nin Dünya Bankası tarafından yönetilen 5.2 milyar dolarlık Temiz Teknoloji Fonu (CTF) ile işbirliği yapan ilk ülke olduğuna dikkat çekti.

Shukla Türkiye’nin elektrik tedarik güvenliği konusunda 2009 Mayıs ayında hazırladığı Strateji Belgesi’nin ülkenin 2023 yılında elektrik tedarikinin en az yüzde 30’unun rüzgar, su ve güneş gibi kaynaklardan elde edilen yenilenebilir enerjiden sağlanmasının öngörüldüğünü hatırlattı.

Enerji sorunu değil, ulusal güvenlik sorunu

Deutsche Bank yöneticis Onur Göker ise, yatırımcı perspektifinden Türkiye’deki yenilenebilir enerji fırsatlarını anlattığı konuşmasında, Avrupa Yatırım Bankası, Alman kredi kuruluşu KfW, Avrupa Bankası (EBRD), Uluslararası Finans Şirketi (IFC) gibi kurumların yakın vadede Türkiye’ye yenilenebilir enerji yatırımı yapabileceğini ancak 80-100 milyar dolarlık yatırımın, sermaye piyasası sorunlarının çözülmesinin gerektiğini söyledi. Türkiye’nin elektrik üretiminin yüzde 60’ının ve toplam enerjisinin yüzde 70-75’inin yurt dışından aldığına dikkat çeken Göker, ‘’Bu sadece enerji krizi değil aynı zamanda ulusal güvenlik krizidir’’ dedi.

Tamamen ulusal güvenlik gerekçesiyle Almanya’nın yenilenebilir enerjiyi desteklediğine dikkat çeken Göker, ‘’Şimdi yenilenebilir enerji 280 bin kişilik yeni istihdam alanı açmasının ötesinde 2007 verilerine göre Almanya’nın toplam enerji tüketiminin de yüzde 15’ine kaynaklık ediyor’’dedi. Türkiye’de ciddi bir yenilenebilir enerji potansiyeli bulunduğunu aktaran Göker, ‘’Türkiye 48 bin megawatt’lık rüzgar enerjisi potansiyeline sahip. Hem elektrik üretiminde hem de ısınmada kullanılabilecek 31 bin 500 megawatt’lık jeotermal enerji kaynağı var ki bu Avrupa’daki en büyük potansiyellerden biri. Ayrıca Türkiye, İspanya’dan sonra Avrupa’nın en güneşli ülkesi olarak yılda 380 bin megawatt günej enerjisi elde etme kapasitesine sahip ki bu miktar, tüm Türkiye’nin 2008 yılındaki toplam enerji tüketiminin nerdeyse iki katı’’ diye konuştu.

Küresel bazda yenilenebilir enerjiye yatırım yapacak önemli bir sermaye birikimin dönüştüğüne vurgu yapan Göker, Türkiye’nin bu yatırımcıları çekecek ve küresel rekabete katılabilecek yasal ve teknik altyapıyı mutlaka hazırlaması gerektiğini ifade etti. Göker, bu çerçevede 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Yasasındaki değişiklik tekliflerinin Türkiye’nin yatırımcıyı çekme rekabetinde elini güçlendirme sorununa tam cevap veremeyeceğini savundu.

Türkiye’nin enerji talebi 10 yılda iki katına çıkacak

Chadbourna & Parke ortak ve yöneticisi Adam Umanoff ise, Türkiye’nin 2006 yılında 89 megawatt olan rüzgar enerjisi üretiminin, 31 Aralık 2009 itibarı ile 984 megawatt’a çıktığına işaret etti. Bu miktarın 2013 itibarı ile 2984 megawatt’a çıkacağını tahmin ettiklerini belirten Umanoff, ‘’Türkiye rüzgar enerjisi üretimi için çok önemli bir piyasa’’ dedi. Türkiye’nin yıllık elektrik talebinin yıllık yüzde 7 oranında büyüdüğüne dikkat çeken Umanoff, talebin 2009 yılındaki 42 bin megawatt’tan 2014 yılında yaklaşık 61 bin megawatt’a ve 2020 yılında da 96 bin megawatt’a çıkacağını söyleyerek, gerekli yatırımlar bir an önce yapılmazsa önemli bir elektrik tedarik sorunuyla karşı karşıya kalınacağını savundu.

Paneli organize eden Amerikan Türk Cemiyeti (ATS), 1949 yılında kuruldu. Türkiye ve ABD arasında ekonomik, politik ve kültürel bağların güçlenmesi için faaliyetlerde bulunan organizasyon, ABD’de bu amaçla kurulan en eski ‘’kar amacı gütmeyen’’ dernek. ATS, politik ve ekonomik işbirliği alanları dışında düzenlediği nitelikli kültürel faaliyetlerle de Türk kültür ve sanatının ABD’de tanıtımına önemli katkı yapıyor. Selçuk ACAR / Cemal DEMİR / NEW YORK (Turkish Journal) / 07.04.2010 / www.turkishjournal.com