Yabancı temiz şirket arıyor …

Bu günlerde iş dünyasından gelen sinyaller hayli pozitif. Sanayicisinden perakendecisine hemen hemen herkes ekonominin iyiye gittiğini, piyasalarda hareketin başladığını söylüyor. Ekonominin verilerine göre de bu hareket biraz hissediliyor. Sanayi üretimi son açıklanan aralık ayı verilerine göre yüzde 25.2, kapasite kullanım oranı şubat ayı verilerine göre yüzde 7.3, dün açıklanan ihracat da yine şubat ayı verilerine göre yüzde 20 arttı.

Forbes ın yeni açıkladığı en zengin 100 işadamı listesinde yer alanların servetlerinde yüzde 55 artış da "ekonomi iyiye gidiyor" söyleminin boş olmadığının kanıtı.

Balyoz harekâtı ile başlayan siyasi kavgalar bile bu pozitif bakışı değiştirmiyor. Yerli, yabancı tüm yatırımcılar geçmiş dönemlerde yaşansa fırtınalar koparacak gelişmeleri serinkanlılıkla izliyor.

Yani Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın telaşlanmasına gerek yok. Köşe yazarlarının yazılarıyla ekonomide kaos yaratmak artık imkânsız. Bu yüzden "demokratikleşmek"ten dem vurup "otokratikleşmeyi" istemeye hiç mi hiç ihtiyaç yok.

Türkiye yarattığı tartışmalarla ayağına kurşun sıksa da önceki gün sohbet ettiğimiz EFG İstanbul Menkul Değerler Yönetim Kurulu Başkanı Elif Bilgi Zapparoli nin her şeye rağmen yabancıların Türkiye yi kuralları olan şeffaf bir demokrasi olarak gördüğünü ve yatırım yapmayı düşündüğünü söylemesi önemli bir gelişme.

Zapparoli ye göre 2010 da alıcılarda yatırım iştahı olacak. Ancak hareketin merkezi enerji sektörü. Bu görüş sadece ona da ait değil. Henüz Londra dan yeni dönen yatırım danışmanı Tevfik Gür de dün yaptığımız sohbette aynı şeyleri anlatıyor. Londra da bankacılar, gayrimenkul, enerji gibi birçok alanda yatırım yapan yatırımcıların nabzını tutan Gür, " Piyasalarda düzelme, toparlanma başlamış. Ümitler artmış " diyor.

Gür, Türkiye nin emerging market cazibesinin kalmadığını ve yabancıların ilgilendiği tek konunun enerji yatırımları olduğunu söylüyor.

Yatırımcıların Türkiye de yaşanan darbe tartışmalarını yakından izlediğini ancak anlayamadığını söyleyen Gür de buna rağmen yaklaşımlarının artık daha temkinli olduğunu ve Türkiye yi bir hukuk devleti olarak gördüklerini söylüyor.

Rüzgâr ve güneşe akın

Gür, yabancı yatırımcıların güneş ve rüzgâr enerjisiyle yakından ilgili olduğunu anlatıyor. Güneş enerjisinde yasanın çıkmasını, rüzgârda da iki yıldır verilmeyen lisansların verilmesini beklediklerini söylüyor.

Yatırım için lisansını almış, yatırım projesine başlamış şirketlerle ilgilendiklerini söyleyen Gür, " Lisans satan çantacılarla değil, hazır şirketlerle ilgileniyorlar. Bu konuda görüşmeler var. Doğru proje ve doğru şirket arıyorlar. Finansman bulmakta zorlanan şirketler de ortaklıklara sıcak bakıyor. Hatta şirket evlilikleri başladı " diyor.

Gür, gıda da Ortadoğulu yatırımcılarla hareketin başladığını söylüyor. Gayrimenkulde ise uzun süre yabancı hareketi beklenmemesi gerektiğini dile getiriyor.

Yabancı yatırımcıları yönlendiren, yatırım eğilimlerini yakından izleyen iki uzmanın da işaret ettiği en önemli sektör enerji olarak ortaya tıkıyor. Büyük holdinglerin fokuslandığı sektör haline gelen enerji şimdilik Türkiye nin de kurtarıcısı gibi görünüyor.

www.referansgazetesi.com / 02 Mart 2010