Çevre, iklim, enerji
21. Yüzyılın çevreyle ilgili insanın karşısına çıkardığı en zorlu görevlerden biri atmosferde ve iklim sisteminde görülen değişiklikler. Büyük ölçüde insanın yaptıkları yüzünden ortaya çıkan iklim değişikliği hiç tartışmasız global düzeyde ele alınmayı gerektiren bir sorun. Almanya yıllardan beri, ulusal düzeyde izlediği iklimi koruma politikaları çerçevesinde sera etkisi yaratan gazların salımından kaçınılmasına çalışıyor ve yenilenebilir enerjileri ve enerji tüketim verimliliğini teşvik ediyor. Almanya, enerji ve iklimi koruma politikasında uluslararası düzeyde de öncü rol oynayan bir ülke olarak gaz salımını azaltmada iddialı ve hırslı hedefleri gerçekleştirmeye yöneliyor.
AB’nin iklim koruma hedefleri
2008 yılı başlarında AB Komisyonu, Avrupa Birliği’nin İklim Koruma ve Enerji Paktı kararlarının ulusal kotalar halinde uygulamaya konması yönündeki önerilerini sundu. Almanya Avrupa’da sera gazı miktarının azaltılmasında ortalamanın üstünde bir katkı sağlayacak. Ulaşım, inşaat ve tarım sektörlerinde Federal Almanya için 2020 yılına kadar karbondioksit salımının yüzde 14 azaltılması öngörülüyor. Yenilenebilir enerjilerin genel enerji tüketimi içindeki payının, Almanya’da 2020 yılına kadar yüzde dokuzdan (2007 yılı rakamı) yüzde 18e çıkarılarak ikiye katlanması hedefleniyor.
BM İklim Konseyi IPCC
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), yüzlerce uluslararası uzmandan ve 100’dan fazla ülkenin temsilcilerinden oluşan uluslararası bir uzmanlar grubu; Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan bu grup dünya üzerindeki iklim değişiminin durumunu ve nedenlerini inceliyor ve karşı önlem neler yapılabileceğine ilişkin öneriler getiriyor. IPCC’nin dördüncü raporu 2007’de yayınlandı. Son derece önemli saptamalar içeren raporun ana vurgusu: İnsan sera etkisini artırıyor, gezegende ısınmaya yol açıyor ve kararlılıkla karşı önlemlere yönelmesi gerekiyor. Almanya’dan da çok sayıda uzman IPCC’nin BM İklim Raporu’na katkılarda bulundu. 2007 yılı sonunda BM İklim Konseyi’ne, Al Gore’la birlikte Nobel Barış Ödülü verildi. İklim değişimiyle ilgili çalışmalar yapan önemli Alman araştırma enstitüleri; Max Planck Meteoroloji Enstitüsü, Alfred Wegener Kutup ve Deniz Araştırmaları Enstitüsü, Wuppertal Enstitüsü ve Potsdam İklim Etkileri Enstitüsü.
Enerji ve iklim koruma programı
Federal Alman Hükümeti, izlediği entegre bir enerji ve iklim programıyla Almanya’nın sera gazı salımını 2020 yılına kadar yüzde 40 oranında azaltmayı hedefliyor. Bu kapsamlı ve iddialı program 29 ayrı alandaki önlemleri kapsıyor; bu önlemler “güç-ısı kombinasyonu”nun (aynı anda hem elektrik hem ısı üreten tesisler) ve yenilenebilir enerjilerin teşvikinden, ”karbonu tutma ve depolama teknolojisine” (CCS), yani enerji santrallerinin üretim sürecinde açığa çıkan karbondioksitin havaya salınmadan ayrılmasına ve depolanmasına kadar uzanıyor. Federal Hükümet benimsediği bu iklim koruma programıyla üç temel hedefe yöneliyor: Enerji sağlamada kesintisizlik, ekonomiklik ve doğayla uyumluluk.
İklim Çerçeve Konvansiyonu
İklim değişimi konusunda global düzeyde devletleri bağlayıcı tek çerçeve, Birleşmiş Milletler’e bağlı İklim Çerçeve Konvansiyonu (UNFCCC) ve iklimi korumaya dönük olarak bu konvansiyona dayanan Kyoto Protokolü. Halen Konvansiyon’un tarafı olan 189 ülke her yıl BM İklim Konferansı’nda bir araya geliyor; bu toplantıların en tanınanı da, 1997’de Japonya’nın Kyoto kentinde toplandı ve burada alınan sonuç Kyoto Protokolü’ne oldu. Protokol, tam sanayileşmiş ülkelerin sera gazları salımını belli bir düzeye indirmesini öngörüyor. İçinde bulunduğumuz dönemde ”Kyoto Süreci sonrası” denen bir aşama yaşanıyor ve 2012 - 2020 yılları arasında izlenecek olan iklim politikasıyla ilgili müzakereler sürdürülüyor.
Sera gazları salımı
İnsanın neden olduğu (antropojen) sera gazı etkisinin üçte ikisinin kaynağı olarak karbondiyoksit (CO2) gösteriliyor. İklimin değişmesi yönünde etki yapan gazlar, petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkıyor. Bunların hepsinde karbon (C) var ve karbon havadaki oksijenle (O2) birleştiğinde karbondiyoksit (CO2) ortaya çıkıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) ortaya koyduğu verilere göre, enerji sağlamaya dönük yakıt kullanımı nedeniyle her yıl dünyada 26 milyar ton CO2 atmosfere salınıyor. Kyoto Protokolü’nün karbondioksit dışında kısıtlama altına aldığı diğer sera gazları; gülme gazı, metan, hidroflorakarbon ve sülfürheksaflorid.
Yenilenebilir Enerjiler Yasası
Almanya’da yürürlükte olan Yenilenebilir Enerjiler Yasası’nın (EEG) amacı, yenilenebilir kaynaklardan enerji sağlayan tesislerin çoğaltılıp büyütülmesinin teşvik edilmesi. Bu yasayla ulaşılmak istenen hedef, elektrik üretiminde halen yüzde 14,3 düzeyinde olan yenilenebilir enerjiler payını, 2020 yılına kadar yüzde 25- 30 arasında bir düzeye çıkarmak. EEG elektrik üreticilerine sabit bir tarife için gerekli teşvik ödemeleri yapılacağı güvencesini veriyor. 2000 yılında yürürlüğe giren yasa, fosil yakıtlara ve AB dışından ithal edilen enerji kaynaklarına bağımlılığı azaltmaya yönelik bir dizi önlemden biri. Almanya’ya özgü bir yöntem olarak ortaya çıkan EEG geçen zamanda 47 devlet tarafından da temel unsurlarıyla örnek alındı.
Doğanın korunması ve biyolojik çeşitlilik
Almanya’da yaklaşık 45.000 hayvan türü ve 30.000 (yosunlar, mantarlar, likenler) endemik nitelikte. Doğanın korunması Almanya’da resmi bir devlet politikası, 1994 yılından beri de Temel Yasa’da 20a maddesiyle yerini alarak perçinlenmiş oldu. Almanya’da bugün binlerce doğa koruma alanları belirlenmiş durumda; bunlar arasında 14 milli park ve çok sayıda biyo rezerv bölgesi yer alıyor. Bunların dışında Almanya doğa koruma hedefine yönelik dokuz global, 11 bölgesel ve yaklaşık 30 ikili anlaşmanın ve programın tarafı. Johannesburg’ta bir araya gelen devlet ve hükümet başkanları, yeryüzünde biyolojik çeşitlilikte son dönemlerde yaşanan kayıpları 2010 yılına kadar dikkate değer ölçüde azaltma konusunda taahhütte bulundular; Avrupa Birliği’yse, Göteborg’ta toplanan zirvede (2001), 2010 yılına kadar kayıpları durdurma yönünde aldığı kararla daha ileri bir hedef belirlemiş oldu. Biyo Çeşitlilik Konvansiyonu’na taraf olan ülkelerin 9. konferansı 2008’de Bonn’da yapıldı. Bütün bunlara rağmen hala yapacak çok şey var. Almanya’daki hayvan türlerinin yaklaşık yüzde 40’ı, bitki türlerininse yüzde 20’si tehlike altında sayılıyor. Bunun bazı nedenlerini sıralamak gerekirse: Yerleşim alanlarının ve yolların inşaasından dolayı canlıların yaşam alanlarının tahribatı ve ayrı parçalara bölünmesi, tarım ve ormancılığın yoğunlaşması, zararlı maddelerin etkisi ve aşırı gübreleme. Almanya’da ekolojik tarım yapılan alanların payı, geçen yıllarda düzenli olarak arttı; bu oran 2006’da yüzde 4,9 oranındaydı ve orta vadede yüzde 20’lere çıkması hedefleniyor. Almanya’da tüketiciler ekolojik tarımdan gelen ürünlere özel bir değer veriyor; 2007 yılı sonunda Almanya’da toplamda 42.825 ürüne, devletin ekolojik tarım onayı anlamına gelen “Bio-Siegel” etiketi verildi.
Federal eyaletler
16 federal eyalet, zamanında iki katındandaha fazla sayıda olan kraliyet, dükalık ve mini payitahtlardan oluşmuş. Almanya, zengin bir tarihe sahip. Doğası da zengin bir çeşitlilik bütünü : Kuzey ve Doğu Denizi’nde kumsalı, Avrupa boyutlarında nehirleri ve güneyinde karlarla bezeli Alp dağları. Bavyeralı, Saksonyalı, Frisyalı ya da Hessenli olsunlar, Almanlar, lehçelerive gelenekleri ile bu tabloyu canlandırıyorlar.Yılda 24 milyon kadar insanın Almanya’ya gelmesine hiç şaşırmamamak lazım. Çoğu bir seferliğine gelmiyor, Almanca’da vedalaşırken söylenen “Auf Wiedersehen!” (görüşmek üzere!) sözünü gerçekleştiriyorlar!
Ekonomi
Ekonomik performans
Almanya, Avrupa’nın en büyük, dünyanın da üçüncü büyük ekonomisidir. Avrupa Birliği içerisinde en yüksek gayri safi milli hasılaya ve en büyük nüfusa sahip olan Almanya, Avrupa’nın en önemli pazarı konumundadır. Gayri safi yurtiçi hasıla 2423 milyar Avro (2007), kişi başına düşen milli gelirse 29.455 Avro’dur.
İhracat
Almanya, dünya ihracat şampiyonudur. Mal ihracatı 969 milyar Avro seviyesindedir (2007). En önemli dış ticaret ortakları: Fransa (%9,5), ABD (%8,7), Büyük Britanya (%7,2), İtalya (%6,6)
Ekonomik yapı
Alman ekonomisi, uluslararası alanda faaliyet gösteren büyük grupların yanında orta ölçekli işletmelere de dayanmaktadır. Çalışan nüfusun %70’i bu işletmelerde istihdam edilmektedir.
Önemli sektörler
Otomotiv, makine sanayi, elektroteknik, kimya, çevre teknolojileri, ince mekanik, optik, tıp, biyoloji ve gen teknolojileri, nanoteknoloji, uzay ve havacılık, lojistik.
Yatırım ülkesi
Almanya, yabancı yatırımcılar için çekici bir yatırım ülkesidir. Dünyanın en büyük 500 firması Almanya’da da faaliyet gösterirken toplam 22.000 yabancı firma 2,7 milyon çalışan istihdam etmektedirler. Doğrudan yabancı yatırımlar 503 milyar Dolar seviyesine gelmiştir (2005 yılı verileri).
Altyapı
Almanya, son derece gelişmiş ve dinamik bir altyapıya sahiptir. Demiryolu ağı 36.000 kilometreye, karayolları da 230.000 kilometreye ulaşmıştır. Ülkenin telefon ve iletişim ağı dünyanın en modernidir.
Fuarlar
Dünyanın en önemli fuarlarının yaklaşık 3’te biri Almanya’da düzenlenmektedir (yaklaşık 160 uluslararası fuar).
Coğrafya
Konumu
Orta Avrupa
Alanı
357021 kilometrekare
Sınırlar
3757 km
Kıyılar
2389 km
Komşu ülkeler
Avrupa’nın tam kalbinde yer alan Almanya dokuz komşu devletle kara sınırına sahiptir: Bu ülkeler Fransa, İsviçre, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Danimarka, Hollanda, Belçika, Lüksemburg’tur.
En yüksek zirvesi
Zugspitze, 2963 m
En uzun nehirleri
Ren 865 km, Elbe 700 km, Tuna 686 km
En büyük şehirleri
Berlin (nüfusu 3,4 milyon), Hamburg (1,8 mil.), Münih (1,3 mil.), Köln (1,0 mil.), Frankfurt am Main (662.000)
Topografya
Almanya coğrafyasını, Kuzey Denizi ve Baltık Denizi’nden güneyde Alplere kadar sırayla; Kuzey Alman Ovası, Orta Almanya Sıradağları, Güney Almanya Platosu, Güney Almanya Ön Alpleri ve Bavyera Alpleri şekillendirir
İklim
Almanya coğrafi konum itibariyle ılıman okyanus ve karasal iklim kuşağında yer alır, hava değişimleriyle sık karşılaşılır, Batı hakim rüzgar yönüdür.
İşte Almanya - www.tatsachen-ueber-deutschland.de/tr