Tarih : Ağustos 2009
Konu : Güneş Enerjisi Teknolojileri Dergisi Röportajı
Tükenmeyen enerji kaynaklarının kullanımının arttığı günümüzde, dünyanın çeşitli ülkelerinde güneş enerjisinin müthiş gücünden faydalanmak için birçok proje geliştiriliyor.
Coğrafi konumu nedeniyle sahip olduğu güneş enerjisi potansiyeli açısından birçok ülkeye göre şanslı durumda olan ülkemiz güneş enerjisi potansiyeli bakımından gün geçtikçe daha da yaygınlaşıyor.
Güneş enerjisi teknolojileri konusunda daha da duyarlı hale gelen ülkemizde yenilenebilir enerji konusunda yapılan yasal düzenlemeler ve beklenti halinde bulunan yasa değişikliğinin çıkması ve bundan etkin bir şekilde faydalanılması için neler yapılmalıdır? Yenilenebilir enerji yasa değişikliğinin ülkemize, sektörümüze, piyasalara ve bireylere sağlayacağı katkılar konusunda sizin görüşleriniz ve önerilerinizi alabilir miyiz? Üretilecek enerji kaynak türüne farklı alım fiyatları öngörülen tasarının kanunlaşmasıyla piyasalar hareket kazanır mı?
Şu anda Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi ile ilgili bir sektör ve piyasa oluşmuş değil. İlgili yasa çıkarılmış değil çünkü. Bunun nedenle, Türkiye güneş enerjisinde halen 2 MW kapasiteye bile ulaşamadı. İvedilikle bir yasa çıkarılmalı. Ama nasıl?
Dünya gerçekleri ile örtüşen teşvikler içeren bir yasa! Aksi halde sağlıklı bir piyasa oluşması mümkün değil. 1 Temmuz günü TBMM gündeminden geri çekilen yasa tasarısında, güneşten elektrik üretimi için 25 Euro cent üzerinden alım garantisi öngörülüyordu. Bu rakam, komşumuz Yunanistan’daki teşviklerin neredeyse yarısı ve sadece büyük çaplı santral kuracaklar için üzerinde düşünülebilecek bir rakam. Bireysel kullanımları için santral kurmayı ve fazlasını devlete satmayı düşünecek küçük yatırımcılar için hiçbir cazibesi yok. Bence yasada bu konuda bir ayrım yapılmalı. Farklı teşvikler öngörülmeli. Almanya’da küçük yatırımcının neler yapabileceğini herkes gördü. Her yıl ortalama 130 bin küçük çaplı santral kuruluyor Almanya’da, bu alanda dünya lideriler. Zira, ilgili yasalarını 20 yıl önce çıkardılar!
Bilindiği üzere Avrupa Parlamentosu, Avrupa’nın, 2050 yılında tükettiği enerjinin en az yüzde 20’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlaması yolunda karar aldı ve bunun gerekleri için harekete geçti. Halihazırda, AB üyesi 18 ülke ilgili yasasını çıkarmış durumda. İnsanlık geleceğinin yenilenebilir enerjilerde olduğunun farkında. Yenilenebilir enerji kaynaklarının, Türkiye’ye ve insanına olası farklı getirileri de malum. Kısa süre önce Kyoto Protokolü’ne imza konulmuş olması, enerjide büyük oranda dışa bağımlılık, enerji arz güvenliği… gibi yakıcı sorunlar da var çözüm yolu olarak yenilenebilir enerjilerden yararlanmayı dayatan. Türkiye, enerjide yüzde 70’leri aşan oranlarda dışa bağımlı. Elektrik üretiminde ise doğalgaza bağımlılık yüzde 60’lar seviyesinde. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmasının en kestirme yolu, zengin yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmasıdır. Hem sonra, kriz öncesinde Türkiye’nin enerjide arz-talep dengesi bıçak sırtında gitmiş, krizle beraber düşen elektrik tüketimi sorunu geçici bir süre yakıcı olmaktan çıkarmıştır. Bugün, Türkiye’nin kriz sonrası olabilecek enerji talep artışlarına cevap verebilecek kapasitesi yoktur.
Yapılan uluslararası araştırmalara göre, 100 yıl sonra dünyadaki toplam enerji üretiminin yüzde 63’ü güneş enerjisi kaynaklı olacak. Böyle stratejik bir alanda Türkiye geri kalmamalı. Bu noktada da çıkarılacak yasa kilit konumunda. Uygulamaların yaygınlaşması ile birlikte sanayi de gelişecektir doğal olarak. Piyasa oluşumu için yatırımcıya cazip koşullar sunulmalı. Yasanın içeriği için, yeni keşif yapmaya gerek yok. AB ülkelerinden, bu konuda ileri seviyede olanların yasaları ve sundukları imkanlar malum. Ayrıca alt sektörler ve yeni iş alanları oluşacak, çok kısa sürede istihdam sağlanacaktır.
Aslında bunlar tüm taraflarca bilinen hususlar. Herkesçe bilinen ve tartışmasız kabul edilen bir diğer husus ülkemizin avantajlı ve bakir güneş enerjisi potansiyeli. O halde karar vermemiz gereken husus şu olmalı; Bize bahşedilmiş şanslı coğrafyamız ile iklim kuşağımızda sahip olduğumuz, tamamen bize ait yerli ve yenilenebilir güneş enerjisini hayata geçirecek miyiz ?
Bu konuların ilk defa bu dönemde ve bu yoğunlukta gündeme geldiği sektörün tarafları bilmektedir. Bu nedenle şimdiki ve önceki enerji bakanlarımıza müteşekkiriz. Ancak, güneşten elektrik üretiminin enerji politikalarımız içinde hak ettiği yeri hala alamamış olmasını, her geçen gün artan, ciddi ve telafisi olmayan bir kayıp olarak görmek gerekir.
İbrahim Erkan YENEN
Norm Enerji Sistemleri
Şirket Müdürü