Ekonomik kriz ve enerji yatırımları …
UEA, küresel elektrik talebinin 2009 yılında yaklaşık yüzde 3.5 oranında düşeceğini tahmin etmektedir. Bu durum İkinci Dünya Savaşı sonundan beri ilk yıllık daralma olacaktır. OECD ülkelerinde elektrik talebi, 2009’un ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 4.9 azalmıştır. OECD dışında da daralma vardır: Örneğin Çin de 2008 in son çeyreğinde talep daralması yüzde 7.1 olmuş, bunun üzerine ilave olarak 2009’un ilk çeyreğinde de yüzde 4 azalma yaşanmıştır.
Dünyada bir yandan ekonomik krizin dibinin görülüp görülmediği konusunda tartışmalar yapılırken, diğer yandan çeşitli sektörlerde krizin etkileri ele alınmaktadır. G8 ülkelerinin 24-25 Mayıs 2009 tarihlerinde Roma’da yapılan enerji bakanları toplantısına Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) tarafından ekonomik krizin enerji yatırımları üzerindeki etkisine ilişkin bir analiz sunulmuştur. Analizde, var olan ekonomik krizden enerji sektörünün hem arz hem de talep tarafının etkilendiği belirtilerek, sektörde nihai talebin zayıfladığı, çok daha zor finansman koşullarıyla ve nakit akışının azalması ile karşı karşıya kalındığı vurgulanmaktadır.
Söz konusu analiz bir ilk değerlendirme niteliğinde olup, Kasım 2009’da yayımlanacak olan Dünya Enerji Görünümü Raporu’nda ekonomik ve finansal krizin enerji güvenliği, iklim değişikliği ve enerji yoksulluğu üzerindeki etkileri konusunda daha yeni ve kapsamlı verilerin yer alacağı belirtilmektedir. Bununla birlikte var olan duruma ilişkin olarak yapılan saptamalar ekonomik krizin enerji sektörü üzerindeki etkileri konusunda açıklayıcı niteliktedir.
Analizde, enerji şirketlerinin petrol ve gaz sondajlarını azalttığı, rafineri, boru hatları ve santral harcamalarında kısıntıya gittiği yer almaktadır. Finansman eksikliği veya beklenen karlılık düzeylerinin düşmesi nedeniyle, sürmekte olan çok sayıda projenin yavaşlamakta olduğu, planlanan projelerin ise ertelendiği ya da iptal edildiği, bu arada tüketim tarafında ise ekipman, cihaz satışının düştüğü belirtilmektedir. Kredi koşullarının zorlaşmasının ve fiyatların düşmesinin de enerji tasarrufuna yönelik yatırımları cazip olmaktan çıkardığı, sonuçta verimi yüksek ekipman üretiminin de bu durumdan olumsuz yönde etkileneceği vurgulanmaktadır. Böylesine bir ortamda hükümetlerin finansal desteği olmadığı takdirde, enerji açısından daha verimli ekipmanların araştırma, geliştirme ve ticarileştirilmesine yönelik yatırımların gerilemesi beklenmektedir.
Enerji yatırımlarında daralma …
UEA, petrol ve gaz sektöründe, düşük fiyatlar ve nakit akışındaki sıkıntılara bağlı olarak enerji projelerine yönelik harcamalarda kesintiler, gecikme ve iptal duyuruları geldiğine işaret etmektedir. Burada bir ekleme yapmak gerekebilir; petrol fiyatlarında son zamanlarda bir yükselme görülmekle birlikte, bu seyrin devam edip etmeyeceği belirsizdir. Analizde, 2009 yılı için petrol ve gaz sektörü yatırım bütçelerinde 2008 yılına göre yaklaşık yüzde 21 oranında bir daralma beklendiği, bu daralmanın hemen hemen 100 milyar dolara karşılık geldiği yer almaktadır. Ekim 2008 ile Nisan 2009 sonu arasında planlanmış yirminin üzerinde büyük ölçekli petrol ve gaz projesinin belirsiz bir tarihe ertelendiği veya iptal edildiği belirtilmektedir. Toplam değeri 170 milyar doları bulan bu projelerin üretim kapasitesi de petrol için 2 milyon varil/gün, gaz için 1 milyar feet küp/gün (yaklaşık 28 milyon metre küp/gün) civarındadır. Bunların dışında ilave olarak 35 projenin de en az 18 ay ertelendiği belirtilmektedir.
Elektrik sektöründeki yatırımların da gerek finansman zorlukları gerekse talebin zayıflaması nedeniyle önemli ölçüde etkilenmesi beklenmektedir. UEA, küresel elektrik talebinin 2009 yılında yaklaşık yüzde 3.5 oranında düşeceğini tahmin etmektedir. Bu durum İkinci Dünya Savaşı sonundan beri ilk yıllık daralma olacaktır. OECD ülkelerinde elektrik talebi, 2009’un ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 4.9 azalmıştır. OECD dışında da daralma vardır: Örneğin Çin’de 2008’in son çeyreğinde talep daralması yüzde 7.1 olmuş, bunun üzerine ilave olarak 2009’un ilk çeyreğinde de yüzde 4 azalma yaşanmıştır. Talebin zayıflaması yeni yatırım ihtiyacını azaltırken, sermaye maliyetlerinin artması sonucunda risk sermayesi ve özel sermaye şirketlerinin yatırımları da düşmüştür. Ekonomik iyileşmenin gecikmesi ve enerji fiyatlarının düşük kalması halinde, yatırımların sermaye yoğunluğu yüksek olan nükleer enerjiden ve yenilenebilir enerjiden uzaklaşarak kömür ve gaza dayalı projelere yönelmesi beklenmelidir. Bu durum, izlenecek politikalara ve destekleme mekanizmalarına bağlı olacaktır.
Yenilenebilirde daha fazla azalma bekleniyor …
UEA 2009 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımların yüzde 38 oranında düşmesini beklemektedir. Bu yatırımların hükümetlerin politikalarına çok bağlı olduğunu vurgulayan UEA son yıllarda yenilenebilir enerji yatırımlarında büyük artış olduğunu, özellikle 2007 yılında yüzde 85 ile rekor kırıldığını belirtmektedir. Ancak 2008 yılında bu durumun yavaşladığına dikkat çekilerek, ilk verilere göre 2009’un ilk çeyreğinde yenilenebilir enerji yatırımlarının bir önceki çeyrek döneme göre yüzde 42 azaldığına işaret etmektedir.
Sanayideki araştırmalar kömüre dayalı yatırımların da 2009 yılında yüzde 40 azalabileceğini öngörmektedir. Kömür sektörünün 2007-2008 yıllarında büyük karlar elde ettiğini belirten Ajans, 2009’da beklenen düşüşün, yüksek maliyetli ve özellikle ihracat piyasalarına kömür satan ABD ve Rusya’daki gibi üreticilerde olacağını tahmin etmektedir.
Hükümetlere öneriler …
Şimdilik enerji talebinin de düşmesiyle kısa vadede üretim kapasitesinin yedeği artmış olacaktır. Enerji yatırımlarının azalması, talebin de düşmesi nedeniyle sorun çıkarmayacak gibi görünmektedir. Ancak Ajans şu tehlikeye dikkat çekmektedir: Ekonominin iyileşme yoluna girmesi durumunda, arz tarafındaki yatırım hızının gelecek aylarda da düşük kalması sonucunda, arz kapasitesinde yetersizlik ve sonuçta da uzun süreli yüksek fiyatlarla karşılaşılması riski bulunmaktadır. Ekonomi ne kadar hızla iyileşirse bu durumla karşılaşma olasılığı da artacaktır.
UEA tarafından G8 ülkeleri çevre bakanlarının 22 - 24 Nisan 2009 tarihlerinde Sirakuza’da yapılan toplantısına sunulan “ Ekonomik Kriz Döneminde Yeşil Büyümeyi Temin Etmek: Enerji Teknolojisinin Rolü ” başlıklı raporda da, krizin yarattığı tüm sorunlara ve güçlüklere karşılık temiz enerjiye geçiş için bir fırsat olarak değerlendirilmesi önerilmektedir. UEA, ekonomik krizin er veya geç sona ereceğini ve enerji sektöründe yeni yatırım dalgası ile karşılaşılacağını hatırlatmaktadır. Yeni yatırım genişlemesi dönemine bugünden hazırlıklı olunmalıdır. UEA enerji sektörünün bir dönüm noktasında olduğuna, iklim değişikliği sorunu ile birlikte düşünüldüğünde düşük karbonlu teknolojilerin ve seçeneklerin geliştirilmesinin önemine giderek daha fazla vurgu yapmaktadır.
UEA ana hatlarıyla, bir enerji devriminin gerekli ve mümkün olduğuna, enerji verimliliğinin iyileştirilmesinin ilk adımı olması gerektiğine, uzun erimli ve entegre (tümleştirilmiş) bir politika çerçevesine ihtiyaç duyulduğuna ve başlamak için en mükemmel zamanın bugün olduğuna işaret etmektedir.
Bu arada UEA’nın yaptığı analizde çeşitli temiz enerji seçeneklerinin ekonomik iyileşmeye katkıları değerlendirilmiş olup, bu değerlendirmeler Tablo-1’de verilmektedir.
Tablo, enerji verimliliği, akıllı şebekeler ile rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir kaynakların kısa vadede iş olanaklarını arttırmada en etkili seçenekler olduğunu göstermektedir.
UEA’nın çeşitli dokümanlarından görüldüğü kadarıyla, ekonomik kriz döneminde, piyasa mekanizmalarına ilişkin vurgunun kısmen de olsa gerilemesi, hükümet müdahalesine ilişkin vurgunun artması dikkat çekicidir. Örneğin, UEA G8 Enerji Bakanları Toplantısı‘na sunulan iklim değişikliği ile ilgili bir başka raporda, enerji verimliliğinin önemine karşılık Kyoto Protokolü’nde yer alan ve sanayileşmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerde gerçekleştireceği projelerle karbon kredisi elde etmesine dayalı Temiz Kalkınma Mekanizması kapsamındaki projeler içinde enerji verimliliğine yönelik olanların yetersiz kaldığını belirtmektedir. Ajans aynı raporda, enerji verimliliği konusundaki var olan politika deneyimlerinin piyasa temelli yöntemlerin bu konudaki tek veya en etkin araç olmadığını gösterdiğine dikkat çekmektedir.
UEA gibi hakim politikaları yansıtan bir kuruluşun görüşlerinin piyasa mekanizmalarından bir kopuş niteliğinde olduğunu söylemek tabii ki mümkün değildir; ayrıca ülke yönetimlerinin bu görüşleri ne ölçüde dikkate alacakları da belirsizdir. Ancak ülkemizin enerji politikalarında uzun vadeli entegre yaklaşımın önemi, piyasa mekanizmalarının enerji verimliliği ve yeni teknolojilere yönelik Ar-Ge faaliyetleri konusunda yol almak için yeterli olmayacağı, ülkelerin kendi koşullarına göre ulusal programlarını oluşturması gerektiği gibi hususları dikkate almasının gerektiği açıktır.
cumhuriyet.com.tr / ekonomi / enerji / 30.06.2009
-.-
Kriz yenilenebilir yatırımlarını etkiledi …
21. Yüzyıl İçin Yenilenebilir Enerji Politika Ağı tarafından yayımlanan 2009 Küresel Durum Raporu’nda 2008 yılında yenilenebilir enerji kaynakları içinde en büyük gelişimin rüzgar kurulu gücünde kaydedildiği, kurulu gücün 2004 yılındaki 48 gigavat düzeyinden 121 gigavata yükseldiği belirtiliyor.
Geçen yıl dünya çapında yenilenebilir enerji kaynaklarına 120 milyar dolarlık yatırım yapıldığı tahminine yer verilen raporda, yatırımın kaynaklara dağılımına bakıldığında en büyük payı yüzde 42 ile rüzgar enerjisinin aldığı, onu yüzde 32 ile güneş panellerinin, yüzde 13’le biyoyakıtların, yüzde 6 ile biyokütle ve jeotermal enerji ile ısıtmanın, yüzde 6 ile güneş enerjisiyle su ısıtmanın ve yüzde 5 ile de küçük hidroelektrik santrallarının takip ettiği görülüyor. Ayrıca büyük hidroelektrik santrallarına da 40-45 milyar dolarlık yatırım yapıldığı da belirtiliyor.
Temiz enerji sektörüne yönelik yatırımların Eylül 2008’den sonra düşüş gösterdiği, 2008’in ikinci yarısında gerçekleşen toplam temiz enerji yatırımının 2007 yılının aynı dönemine göre yüzde 23 azaldığı kaydedildi. Yine de tarife destekleri gibi teşvik politikalarının sayesinde projelerin devam ettiği, ülkelerin krize bir yanıt olarak yenilenebilir enerji ve temiz teknolojilere yönelik kamu finansman desteğini arttırdıklarına dikkat çekiliyor. Gelişmekte olan ülkelerde yenilenebilir kaynaklar için gelişmiş yardımların büyük ölçüde yaygınlaştığı ve 2008 yılında 2 milyar dolar düzeyine eriştiği belirtiliyor. 2009 yılı başı itibarıyla en az 73 ülkenin yenilenebilirde politika hedefi belirlediği, en az 64 ülkenin de yenilenebilir enerji kaynaklarından üretime yönelik teşvik politikası uyguladığı, bunların 45’inde de tarife desteği bulunduğu ifade ediliyor.
Türbin üretiminde tekelleşme …
Raporda ilk kez rüzgar türbin şirketlerinin Mısır ve Türkiye gibi iki gelişmekte olan ülkede megavat ölçekli rüzgar türbini üretmek için girişimde bulunduklarına dikkat çekiliyor. Raporda, 2008 yılında rüzgar türbin üretiminde küresel olarak 10 büyük şirketin ismi sıralanırken; Almanya, İspanya, Danimarka, Çin, Hindistan ve Amerikalı olan bu şirketlerin küresel üretimin yüzde 85’ini gerçekleştirdikleri bilgisi veriliyor. Bu veri bu alandaki dünya yüzeyinde yaşanan yoğunlaşmayı da gözler önüne seriyor.
Avrupa Birliği’nde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Ekonomik Gelişim ve İstihdama Etkisi başlıklı Nisan 2009 tarihli raporda ise enerji tüketiminin 2020’de yüzde 20’sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmasına yönelik hedefi içeren bugünkü gelişmiş politikaların ulusal gelire yüzde 0.24’lük katkı ve 410 bin civarında ek iş olanağı sağlayacağı hesabına yer veriliyor.
cumhuriyet.com.tr / ekonomi / enerji / 30.06.2009