New York Times iklim değişikliğini önlemeyi amaçlayan yasa tasarısının bugün Temsilciler Meclisi nde oylanacağını hatırlatıyor. Gazete, bazı eksiklikler görse de tasarıyı olumlu bir adım olarak görüyor:

" Bu tasarının onaylanması, Amerika nın iklim değişikliği ile mücadelede önderlik yapacağı ve diğer ülkeleri de önlem almaya zorlayacağı anlamına gelecektir. Tasarının reddedilmesi ise, yine boşa zaman harcanması ve dünyamızın daha fazla zarar görmesi demektir. Kongre Bütçe Dairesi, tasarıda yer alan önlemlerin hayata geçirilmesi durumunda, bunun 2020 yılında her Amerikan ailesine yılda 175 dolara mal olacağını öngörüyor. Ancak küresel ısınmanın yol açacağı kıtlık, açlık, kıyıların tahrip olması gibi diğer maliyetlerle kıyaslandığında, önlem almamanın faturası daha yüksek olacaktır. "

Washington Post ise hazırlanan iklim değişikliği yasa tasarısına daha eleştirel yaklaşıyor. Öngörülen hedefleri yetersiz bulan gazete, tasarının Kongre den geçmesinin de kolay olmayacağını belirtiyor:

"Tasarı, bugün Temsilcileri Meclisi nde kabul edilse bile, bu sadece ilk adım olacaktır. Temsilciler Meclisi nde birçok değişiklik önergesi verilmesi ve Senato da da büyük bir kavga yaşanması bekleniyor. Ancak Amerikan ekonomisinde öngörülen bu büyük değişimin nasıl gerçekleşeceği, hala belirsizliğini koruyor. Karbon salımının kontrol altına alınması veya karbon vergisi uygulamasının yeniden düzenlenmesi için hala çok geç değil. Böyle bir adım, hem sanayinin çalışma biçimini değiştirecek, hem de temiz enerji konusundaki çalışmaları teşvik edecektir. Kongre bu yıl içinde Obama nın önüne bir yasa koymalıdır."

Christian Science Monitor dini kıyafetler konusunda zorlamaların hepsine karşı çıkıyor. Gazete, hem İran daki başörtüsü zorunluluğunu hem de Fransa daki burka yasağını eleştiriyor:

" Dini kıyafetler konusunun hükümet tarafından belirlenmesi, din ve siyaset ayrımı ilkesinin çiğnenmesi, dini özgürlüklerin baskı altına alınmasıdır. Daha genel anlamda da, kişilik haklarına yönelik bir saldırıdır. Elbette İran ve Fransa daki kaygılar göz ardı edilemez. Ancak bu kaygıları gidermenin yolu, yasaklama getirmek değildir. Din gibi, bireyler açısından son derece hassas bir konuda yasaklar getirmek, bu yasaklara maruz kalanların kendilerini bastırılmış hissetmelerine neden olur. Türkiye de kadınların kamu kurumlarında başörtüsü takmasına getirilen anayasal yasak veya Suudi Arabistan da kadınlara uygulanan yasaklar bunun örnekleridir. "

USA Today, Anayasa Mahkemesi nin 2003 yılında Arizona da okul yöneticileri tarafından soyularak aranan kız öğrencinin kişilik haklarının ihlal edildiği yönündeki kararını destekliyor. Gazete, kararı sağduyunun zaferi olarak değerlendiriyor:

" Anayasa Mahkemesi nin bu kararı, ağrı kesici ile kokaine aynı muameleyi yapan veya bir öğrencinin sırt çantasını aramak ile çırılçıplak soyarak aramak arasındaki farkı önemsemeyen hoşgörüsüz yaklaşıma karşı önemli bir adımdır. Öğrencilere hiçbir hak tanımayan bu politikalar, bilgeliğe değil korkuya dayanan politikalardır. Yargı, şimdiye kadar bu politikaları önlemek yerine destekleyen kararlar almıştı. Şimdi, bu anlayışın ciddi biçimde değiştiği görülüyor. Öğrencileri dolaplarının ve şahsi eşyalarının ancak makul bir şüphe üzerine aranabilmesini öngören bu kararı hayata geçirmek hiç de zor değil. Arizona daki okul yöneticilerinde olmayan sağduyuya sahip olmak, bunun için yeterlidir. "

voanews.com / turkish / 26 Haziran 2009