Avrupa Parlamentosu ndan Türkiye Konulu Konferans
Avrupa Parlamentosu Türkiye Dostları grubunun himayesinde, 13 Ekim’de Brüksel’de “Türkiye: Büyüyen Bir Ekonomi İçin Enerji Fırsatları ve Zorlukları” konulu bir konferans düzenlendi.
Toplantıya konuşmacı olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Uluslar arası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Dr. Fatih Birol, Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Başkan Yardımcısı Rebecca Harms, Fatih Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Başkanı Savaş Genç, EWE Enerji Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Dr.Willem Schoeber, AB Enerji Komiseri Günther Öttinger in kabine şefi Michael Köhler, Verbund Enerji Şirketi CEO’su Wolfgang Anzengruber, EnerjiSA CEO’su Bernhard Raberger, Avrupa Parlamentosu Sosyalist grup üyesi İsmail Ertuğ ve Avrupa Parlamentosu Çevre Komisyonu Başkanı Jo Leinen katıldı.
AP Türkiye Dostları Grubu Başkanı Alojz Peterle nin de hazır bulunduğu ve ABHaber’in yakından takip ettiği konferansta konuşmacılar özetle şunları kaydettiler:
Taner Yıldız: Öncelikli olarak, büyüyen bir ekonomi olarak Türkiye’nin durumunu ve AB ile olan ilişkilerini paylaşmak istiyorum. Türkiye’nin iyi anlaşılabilmesi için büyüyen ekonomisinin ve demokratik yapısının anlaşılması şart. Türkiye’nin 2010 yılında 74 milyona ulaşan nüfusunun yarısından fazlası 29 yaşın altındaydı. 27 üyeli AB’nin içerisinde nüfusu 10 milyonda az olan 6 ülke var. Dolayısıyla Türkiye, genç ve dinamik nüfusu ile AB’ye katkıda bulunacaktır. Türkiye bugün, dünyanın 16., Avrupa’nın ise 6. En büyük ekonomisidir. Hedefimiz dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek. 2002-2006 yılları arasında Türkiye’nin büyüme hızı %7.2 olarak gerçekleşti, küresel buhran döneminde bile artmaya devam etti. 2010 yılında ise bu büyüme %9’a ulaşmıştı. Burada enerjiden söz ederken üzerinde durmamız gereken en önemli noktalardan biri de enerji güvenliği. Dünya bu konuda kaygılanmaya devam ediyor. Avrupa, dünyanın enerji ihtiyacı büyüyen önemli bölgelerinden biri ve petrolün %80’den fazlasını ithal ediyor. Bu noktada, Türkiye’nin konumu çok önemli. Türkiye, petrolün %65, doğalgazın ise %21 oranında rezervlerinin bulunduğu ülkelerle komşu. Dolayısıyla doğal bir köprü görevi görüyor, büyük enerji projelerine katılıyor. Türkiye, çok yönlü enerji politikasını aktif bir şekilde yürütüyor. Doğu-batı enerji koridoru olma yönünde Baku-Tiflis-Ceyhan boru hattı 50 milyon ton kapasitelidir ve 1 milyar varilden fazla ihracat yapmıştır. Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattı AB’nin artan doğalgaz ihtiyacını karşılamak için önemli bir projedir. Hattın Türkiye-Yunanistan tarafı 2007’de işletilmeye başladı. Yunanistan-İtalya tarafının tamamlanması için ise anlaşma yapıldı. Diğer taraftan Türkiye-Bulgaristan-Romanya-Macaristan-Avusturya-Almanya ile Nabucco projesi devam ediyor.
Türkiye bu projelere destek veriyor ve vermeye devam edecek. AB’nin kaynak çeşitliliği isteği konusunda Türkiye’ye büyük işler düşüyor. Dolayısıyla Türkiye ile enerji faslının açılmaması çok büyük tezat oluşturuyor, bu faslın açılması büyük önem taşıyor. Bir diğer konu ise, Rum yönetiminin uluslar arası hukuka ve AB hukukuna aykırı olarak Akdeniz’de başlattığı sondaj çalışmaları. Güney Kıbrıs bu tavır ile adadaki birliğe ve bütünlüğe zarar veriyor. Güney Kıbrıs’ın bu acelesini anlamakta zorluk çekmiyoruz açıkçası, zaten çözümden yana olmadıklarını biliyoruz. Bu yapılan kışkırtmalara karşı AB ile birlik olmalıyız.
Uluslararası hukuka ve AB hukukuna aykırı olarak yapılan tarihi hatanın sonucunda Kıbrıs ın tamamını temsil ettiği iddiasıyla AB üyesi olan Rum yönetiminin Akdeniz de yaptığı arama ve sondaj çalışmalarının Ada da barışın ve huzurun sağlanmasına yönelik büyük bir tehdit oluşturuyor. Çözüm istemeyen Rumların Kıbrıs taki müzakere sürecini de olumsuz etkileyen bu provokatif eylemini anlamakta güçlük çekmedik. Bu çerçevede AB nin Güney Kıbrıs Rum yönetiminin bu oyun ve engellemelerine dur demesini bekliyoruz.
Biz Türkiye olarak KKTC’nin her zaman yanındayız. Türkiye, NATO, OECD, Avrupa Konseyi, ECO, G20, G8, İKÖ üyesi olan yegane devlettir. Dünyada olup biten olaylara karşı duyarlıdır. Petrol fiyatlarındaki dalgalanmalardan da etkilenmektedir.
Türkiye, %27 oranında su, rüzgar, jeotermal gibi kaynaklardan yenilenebilir enerji üretmektedir. Bu hem AB hem de dünya üretim düzeyini aşıyor. Bunu %30’ların üstüne çıkarmak istiyoruz. Bunun dışında enerji ithalatının düşürülmesi temel isteğimiz. Bu yüzden büyük ölçekli bir ekonomi olmamız şart.
Türkiye’nin büyüme hızının daha da artması için nükleer santral yapımı gerekiyor. Karadeniz ve Akdeniz’de birer tane santral yapımı sürüyor. Güvenli nükleer teknolojinin elimizde olmasını önemsiyoruz. 20 milyar doların üzerinde harcama yapılacak olan bu santrallerin finansmanını Rusya sağlayacak. Son olarak AB ile enerji faslının açılmasının gerekliliğini ve önemini tekrar vurguluyorum.
Michael Köhler: Bakanla fikirlerimiz %98 oranında uyuşuyor ancak %2’lik kısımda uyuşmuyoruz. Avrupa Komisyonu Türkiye’nin dostları arasındadır bu unutulmamalı. Bugün AB-Türkiye ilişkilerini konuşmak için önemli bir gün aslında. Dün ilerleme raporu açıklandı çünkü. Geçtiğimiz günlerde de AB’nin enerji raporu açıklandı, bu Türkiye ile de ilgiliydi bakanın söylediklerini de içeriyordu. Bakanımız sadece petrol ve doğalgazdan bahsetmedi nükleer ve yenilenebilir enerjiden de bahsetti. Bu kaynaklar da AB ile işbirliği yapılarak daha fazla geliştirilebilir. 7 Eylül’de bir rapor yayınladık, enerji konusunda tam bir strateji oluşturduk, sorular sorduk. AB enerji politikasını nasıl belirlemeli, komşuları ile ilişkilerini nasıl belirlemeli? 43 hareket alanı belirledik. Uluslararası enerjide AB’nin tek ses olmasını hedefledik. İlerleme raporunda da belirtildiği gibi Türkiye enerji açısından AB için önemli bir ülke. Enerji faslının açılmasını biz de istiyoruz. Bu konuda Komisyon’un yapması gereken açık, Türkiye’nin de ilerlediğini görüyoruz. Bakanımız bu fasılların açılması için ok iyi sebepler verdi. Türkiye’nin bir enerji köprüsü olduğunun farkındayız ama bu köprünün önemi arttırılabilir veya köprü büyütülebilir.
Türkiye’de dağıtım ve üretim şirketlerinin özelleştirilmesi, yenilenebilir enerjiye yatırım yapılması güzel gelişmeler. Ancak doğalgazda da adım atılmalı, doğalgaz anayasası hala bekliyor. Bu adım atılırsa Türkiye doğalgaz devi olabilir. Bunun dışında, Türkiye nükleer enerji kapasitesini 2023’e kadar %5’e çıkarmak istiyor. AB nükleer enerjiye karşı değil, her üye ülke istediğini yapabilir. Ancak güvenliğin sağlanması önemli. Türkiye bu konudaki testlere katılacak ilk üye olmayan ülke, bu ilişkiler için önemli. Kıbrıs konusunda AB’nin duruşu kimseye sürpriz olarak gelmemeli. AB kurumları üye devletlere destek olmalı. Dolayısıyla her şeye katılamam ama diğer söylediklerinin %98’ine katılıyorum.
Fatih Birol: Eskiden OECD’nin zengin ülkeleri dünyaya hakim idi, bu bitti. Artık Avrupa’daki enerji çeşitliliği azalıyor, bu rakamlardan görülüyor. Artık büyüme Asya’da gerçekleşiyor. Türkiye, önemli bir enerji kaynağı. Rezervleri zayıf ama konumu itibariyle enerji açısından çok önemli. Buna bağlı olarak Türkiye’de ekonomi, verimlilik kazancı, GSMH büyüyor ve daha da büyüyecek. Bunun için de enerji kaynaklarının büyümeye açık olması gerekir. Türkiye’nin elektrik talebi ve elektrik santrali yapımına ihtiyacı da artacak. Ayrıca yenilenebilir enerji de teşvik edilmeli, çevreyi de düşünmek zorundayız. Sayın bakanın bu konudaki desteğini biliyorum ve kendisini takdir ediyorum. Türkiye’deki enerji piyasası dev adımlar atacak, büyüyecek. Ancak büyümenin doğru şekilde sağlanması için farklı reformlar yapılmalı, yatırım belirsizlikleri minimize edilmeli. Türkiye’nin önünde şu an için 2 tehlike vardır: Enerji Güvenliği ve İklim Değişikliği.
Savaş Genç: Aktif ve ALTERNATİF bir dış politika oluşturulmaya çalışılıyor. Dış politika ile enerji politikası birbirleriyle yakından ilişkili. Yeni dış politikaya göre komşularla sıfır sorun ilkesi belirlendi. Gürcistan, Ürdün, Lübnan ile vize anlaşmaları imzalandı. Böylece güvenlik sağlanmış oldu. Enerjinin dış politikaya etkisini inceledik biz. Enerji, ülkelerin ekonomik güçlerini yansıtmaya başladı. Türkiye bugün, Norveç, Rusya ve Cezayir’den sonra AB’ye enerji ihraç eden 4. Ülke olmayı hedefliyor, Türkiye enerji üssü haline gelmeyi istiyor. Bunun için de bölgesel barışı sağlayarak enerji güvenliğini oluşturup transit ülke olma yolunda ilerliyor.
Willem Schoeber: Bizim şirket olarak yatırımlarımızın çoğu Doğu Almanya’da ve Polonya’da. Türkiye’de ise 2 büyük projemiz var: Bursa ve Kayseri’de, İstanbul’da ise Holdingimiz bulunuyor. Biz, elektrik, doğalgaz, telekomünikasyon ve bilişim alanında iştiraklerde bulunuyoruz. Türkiye bizim için çok elverişli bir ülke. Yenilenebilir enerji alanında Türkiye’ye katkıda bulunuyoruz. Almanya’ya nazaran Türkiye’de büyüme fırsatımızın daha çok olduğunu düşünüyoruz.
Wolfgang Anzengruber: Türkiye’deki tecrübemiz 10 yıl önce başladı. Sabancı Grubu ile ortak teşebbüslerde bulunduk. Bandırma’da ilk rüzgar tribününü yerleştirdik. 3 projemiz gerçekleşti Türkiye’de: Hacininoğlu hidroelektrik santrali, Bandırma gaz santrali ve Çanakkale rüzgar tarlası.
SORU CEVAPLAR:
Jo Leinen: AB-TR arasında enerji açılmadı henüz.İlerleme raporunda da Türkiye için enerji konusunda ilerleme var ama tutarlı değil denildi. Ne düşünüyorsunuz?
Taner Yıldız: Enerjide arz güvenliği az denildi, halbuki 8 milyar TL’lik yatırım yapılıyor her yıl. O yüzden yanlışlıkla yazıldığı kanaatindeyim. Nabucco’da attığımız adımların ise rapora yansıtılmadığını düşünüyorum. Yenilenebilir enerjinin ilerlediği yazılmış. Gerçekten de geldiğimiz nokta hem AB hem de dünya ortalamasının üstünde, buna rağmen bunu yeterli görmüyoruz.
Jo Leinen: Türkiye ve Almanya’ya bakıldığında, son 25 yıldaki gelişmeler nelerdir?
Rebecca Harms: Eğer Türkiye politika unsurları öncelikleri arasına alırsa enerji stratejilerini kaçıracak. Benim önerim, Türk enerji stratejisinin yönünü değiştirmek. Şu an önceliklerin konulduğu alanlar geçmişe bakıyor. Niye deprem ülkesinde nükleere yöneliyorsunuz? Fukuşima’dan sonra niye 2 santral için ciddi yatırımlar yapılıyor?
Rusya’ya olan enerji bağlılığının nükleer enerji ile çözülemeyeceğini düşünüyorum. Bu proje tersine Türkiye’nin Rusya’ya olan bağlılığını arttıracaktır. Ayrıca Türkiye’deki büyük barajlar da çevreye zarar veriyor. Türkiye, uluslar arası hukuka uygun barajlar inşa etmelidir. Küçük barajlardaki tribün sayıları beni endişelendiriyor. Ben de hidroenerji taraftarıyım ama bu sınırlıdır. Türkiye’nin çok özel bir durumu var, herkes Türkiye’nin ilerlemesini istiyor. Ama diğer ülkelerde geçmişte yapılan hataları düşünün, küresel ısınmayı düşünün. Bazı teknolojilerin sınırları vardır, kendi vatandaşlarınızın sağlığını tehlikeye atmayın.
Jo Leinen: Ekonomist olarak Türk enerji politikasındaki önerileriniz nelerdir?
Fatih Birol: Türkiye’nin Avrupa’nın deneyimlerinden öğreneceği çok şey var. Ancak Almanya ve Türkiye’nin enerji durumları çok farklı. Alman ekonomisi çok büyük ama enerji talebi azalıyor, Türkiye’nin ise artıyor. Ancak Türkiye’nin verimlilik sorunu var. Enerji ve para sarfiyatı var, çevre de tehlikeye sokuluyor böylece. Nükleer enerji konusunda ise şunu söyleyebilirim ki, nükleer enerji olmadan Avrupa çevre konusundaki amaçlarına ulaşamazdı. Nükleer olmadan sadece yenilenebilir enerji ile çevre adına hiçbir şey yapılamaz.
Jo Leinen: Bir yatırımcı olarak Türkiye’den beklentileriniz nelerdir?
Bernhard Raberger: Herhangi bir yatırımcının beklentileri dışında benim Türkiye’den farklı bir beklentim yok. Ancak ikincil yönetmelikler konusunda büyük eksiklikler var. AB kurumlar şeffaflık istiyor. Ben sektörde verimlilik istiyorum. Türkiye’nin saydamlığı enerji sektöründe oturtması şart. Dediğimiz gibi Türkiye çok fazla ilerleme kaydetti ancak bu özel yatırımcılar için yetersiz.
Jo Leinen: Türkiye Rusya’dan gelen doğalgaza bağımlı. Bağımsızlık için neler yapılmalı?
Savaş Genç: Orta Asya rejimleri çok kapalı, komşu ülkelerle pek ilişkileri yok. Onlarla oluşturulacak projeler %100 güvenilir olamayacaktır. Arap ülkelerine baktığımızda ise bir belirsizlik var. Arap rejimleri değil, Arap topluluklarına yatırım yapılıyor artık Türkiye’de. Bu toplulukları da serbestleştiremezsek, Türk enerji sektörü istediği gibi gelişemeyecek. Türkiye kendi ülkesinde kaynak bulmaya çalışıyor.
Jo Leinen: Türkiye’nin enerji politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Willem Schoeber: Biz Almanya’da hükümetin hatalarından çok çektik. Enerji politikaları sürekli değişti. Biz 30-40 yıllık yatırım yapıyoruz, değişken politikalarla tutunmamız zor.
Taner Yıldız: Biz AB ile ilgili ilerleme raporu hazırlasak, hedefini 3 kez değiştirmiş bir yapı görürüz. Kyoto’ya taraf olamayan, Kopenhag’ta çevreye duyarlı olmayan ülkeler büyümesini tamamlamış ülkelerdir. Eğer dünyayı temiz tutmaya çalışanlara dünya tekrar temizletilecekse bu adaletsizlik olur. Rebecca’nın bazı tezatlarından bahsetmek istiyorum. İlk olarak Türkiye Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmıştır. İkinci olarak biz 2 tane değil 3 tane nükleer santral yapmayı hedefliyoruz. AB ülkelerinin 143 tane nükleer santrali var. Dolayısıyla Fukuşima risk oranını arttırmamıştır, burada nükleer santrali olmayan bir ülkenin enerji bakanı olarak konuşuyorum. Yıldırımdan ölme ihtimalimiz, nükleer santralden ölme ihtimalimizden 5 kat daha yüksektir. Ayrıca ben burada bütün bu ülkelerden daha çok yenilenebilir enerji üreten bir ülkenin bakanı olarak konuşuyorum. Her türlü enerji kaynağına karşı olanlar var ne yazık ki. Bugün dünyada ekonomiler globalleşmekte, politikalar ulusallaşmaktadır. Özel sektör %34’ten %50’ye çıkmıştır. 3-4 yıl içerisinde de bu oranı %70’e çıkarmayı hedefliyoruz.
Takis Hatzigerogiou, Kıbrıslı Rum parlamenterler: Türkiye’nin büyük potansiyelini görmemek için kör olmak lazım. Ama %2’lik bir anlaşmazlık söz konusu. Sayın Füle’nin de söylediği üzere Kıbrıs sorunu görmezden gelinemez. Enerji faslı Kıbrıs’tan dolayı açılmıyor, ama biz anlaşmaya hazırız. AB’nin Türkiye’den rica ettiğini bir Türkiye’den rica ediyoruz. Kıbrıs’la ilişkiler normalleşmeli, Güney Kıbrıs yerine Kıbrıs Cumhuriyeti denilmeli. Türkiye maalesef Kıbrıs’ı tehdit ediyor. Bence Kıbrıs sorunun çözümüne yakınız, Türkiye bir adım atarsa sorun çözülecek.
Soru: Konya tarım alanında önemli bir bölge. Burada her çiftçi en az 1 varil petrol ile sulama yapıyor. Herkesin tarlasını yenilenebilir enerji ile sulamasını düşündük. Ancak maliyet yüksek oldu.Bu hayata geçirilirse AB’nin 20-20 kuralına ve Ortak Tarım Politikası’na katkıda bulunacağına inanıyorum.
Soru: Türkiye, AB’nin enerji güvenliğini sağlama konusunda emin adımlarla ilerliyor. Bu çerçevede ben, enerji borsası konusuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Enerji borsasının kurulması ve işlevsel hale gelmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Taner Yıldız: Güney Kıbrıs bir sıkıntı geçirdi, elektriğinin bir kısmı Kuzey Kıbrıs’tan verildi. Bu yardımın yapılması doğru bir şeydi, olması gerekendi. Kısmi çözüm, sorunun tamamının çözümüne engel olduğu için bunu kabul etmiyoruz. Yoksa çözümden yana olduğumuzu herkes biliyor. (www.abhaber.com)
www.gunesdergisi.com
14.10.2011