“ZORLU ENERJİ’nin gündeminde yenilenebilir ve yerli enerji santralleri var”

Zorlu Enerji Genel Müdür Yardımcısı Gökmen Topuz, şirketin hedef gündeminde yenilenebilir ve yerli enerji santralleri olduğunu belirterek, bu santrallerin diğerlerine oranla çok daha ekonomik ve gelişimi yüksek olduğunu ifade etti.

Enerjİ sektörünü ele alan röportajımızda Zorlu Enerji Genel Müdür Yardımcısı Gökmen Topuz ile biraraya gelerek, hem sektörü değerlendirdik, hem de Zorlu Enerjinin kısa ve uzun vadedeki yatırım yol haritasını konuştuk.

Topuz, yenilenebilir enerji alanını yatırım planlamaları dahilinde oldukça önemsediklerini belirterek, şu anda kurulu güçlerinin yüzde 35’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından oluştuğunu ifade etti. Gökmen Topuz ile gerçekleştirdiğimiz bu hem enerji sektörünü hem de şirket planlamalarını ele alan röportajı keyifle okumanızı dileriz.

Zorlu Holding, enerji sektörüne ilk olarak nasıl ve hangi tip santralle adım attı?

Zorlu Enerji Grubunun ilk şirketi olan Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş. 1993 yılında kuruldu ve 1997 yılında Lüleburgaz Doğal Gaz Dönüşümlü Kojenerasyon santrali ile üretime başladı. İlk kurulduğunda kurulu gücü 7 MW olan Lüleburgaz Doğal Gaz Santrali aradan geçen 13 yıl içinde gerçekleştirilen iyileştirme çalışmaları ve ek kapasite yatırımı sayesinde 122,5 MW elektrik ve 162 ton/saat buhar kapasitesine ulaştı.

Enerji sektöründe duayen hale gelmiş bir şirket olarak en çok hangi tip santrallere ağırlık veriyorsunuz?

Grup olarak uzun vadede yenilenebilir enerji yatırımlarına öncelik veriyoruz. Şu anda kurulu gücümüzün %35’ini yenilenebilir enerji kaynakları oluşturuyor. Portföyümüzde, Ankara, Yalova, Bursa, Lüleburgaz ve Kayseride bulunan 5 doğal gaz santralimizin yanı sıra 7 hidrolik (Tokat, Eskişehir, Kars, Rize, Erzurum, Tunceli, Erzincan), 1 rüzgar (Osmaniye) ve 1 jeotermal (Denizli) santralimiz bulunuyor. Toplam 15 santralde 745 MW elektrik üretim kapasitesine sahibiz.

Uzun vadede düşündüğümüzde hangi santralin daha ekonomik olduğunu söyleyebilirsiniz?

Yenilenebilir ve yerli enerji santrallerinin uzun dönemde termik santrallere kıyasla daha ekonomik olduğunu söyleyebilirim. Çünkü yenilenebilir enerji kaynakları ile üretimin hammadde girişi yurtdışına bağımlı olmamakla birlikte kaynağını doğadan alıyor. Her ne kadar üretim teknolojisi şu an maliyetli olsa da zamanla daha ekonomik çözümlerin geliştirileceğini düşünüyorum.

Tesis ettiğiniz santrallerin bakım ve onarım hizmetlerini veriyor musunuz?

Zorlu Enerji Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Zorlu O&M adlı şirketimiz, Bursa ve Lüleburgaz Doğal Gaz kombine çevrim santrallerinin bakım hizmetlerini üstlenerek sektöre girdi. Kurulduğundan bu yana yurtiçinde Zorlu Enerji Grubuna ve diğer yatırımcılara ait santrallere, yurtdışında ise Yunanistandan Pakistana, Kuveytten Rusyaya uzanan yelpazede, birçok ülkede enerji tesislerine montaj, devreye alma, bakım ve işletme hizmetleri veriyor. Ayrıca, uzaktan izleme sistemi sayesinde santralleri 7/24 gözlem altında tutabiliyor. 2000 yılında kurulan Zorlu O&M, enerji tesisleri işletme ve bakımı alanında kurulmuş ilk ulusal şirket olma özelliğini taşıyor.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretme konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Yenilenebilir enerji yatırımlarında, rüzgar ve jeotermal önceliğimiz olan alanlar. Ülkemizin en büyük rüzgar santrali olan 135 MW kurulu güce sahip Gökçedağ Rüzgar Santralini, 2010 yılında tam kapasite faaliyete geçirdik. Osmaniyede bu santralin yanı sıra, Sarıtepe ve Demircilerde, sırasıyla 50 MW ve 60 MWlık iki rüzgar santrali lisansına daha sahibiz. Bu santrallerin de devreye girmesi ile rüzgar kapasitemizi toplam 245 MW a taşımayı hedefliyoruz. Yenilenebilir enerji alanında ikinci büyüme alanımız olan jeotermalde ise çalışmalarımız Denizli-Kızıldere, Kütahya-Simav ve Manisa-Alaşehirde devam ediyor. Yakın zamanda, bu üç sahadan potansiyeli en yüksek olan Kızıldere jeotermal sahasında faaliyetlerimiz hız kazandı. 2008 yılında ADÜAŞ ihalesi ile devraldığımız Kızıldere jeotermal sahasında, halen faaliyette olan 15 MW kapasiteli santrale ek olarak yeni bir santral yapmayı planlıyoruz. Bu yeni santral toplam 60 MW kurulu gücü ile Türkiyenin en büyük jeotermal santrali olacak. Geçtiğimiz iki yıl içinde, 15 MW lık mevcut Kızıldere Santralinde verimliliği maksimuma çıkarmak için bir dizi rehabilitasyon çalışması gerçekleştirdik. Çalışmalar sonrasında, santralin 7 MW a kadar düşen kapasitesini, kurulu kapasitesi olan 15 MW a çıkararak sürekliliğini sağladık. Alaşehir jeotermal sahasında ise geçtiğimiz ay elektrik üretim ruhsatı alarak 30 MW kurulu güce sahip olacak yeni bir santral yapımı hazırlıklarına başladık. Santralin inşasına, rezervuar değerlendirme ve fizibilite çalışmalarının tamamlanmasının ardından 2012 yılında başlamayı planlıyoruz. Türkiyenin önemli jeotermal potansiyeline sahip bir diğer sahası olan Kütahya Simavda da araştırma dönemindeyiz. Araştırma sonuçlarına göre yatırım konusunda karar vereceğiz. Hidroelektrik alanında ise Dalaman Çayı üzerindeki 124 MW lık Sami Soydam ve Tireboludaki 60 MW lık santrallerimizde yatırım öncesi çalışmalara devam ediyoruz.

Gündeminizde nükleer santral kurma projesi var mı?

Türkiye çernobil kazasının olumsuzluklarını yaşamış bir ülke. Bu nedenle ülkemizin nükleer yatırımlara hassasiyeti çok yüksek. Son dönemlerde Japonya ve Fransada yaşanan olumsuzluklar bu hassasiyeti bir kez daha gün ışığına çıkardı. Tüm dünyada enerji talebi hızla artıyor. Her ne kadar yenilenebilir ve yerli enerji yatırımları, enerji darboğazına çözüm olarak kabul edilse de, nükleer enerji yatırımları olmadan artan bu ihtiyaca yanıt vermenin her geçen gün zorlaşacağını düşünüyoruz. Ancak nükleer enerji yatırımları hız kazanacaksa, STK ların, kamuoyunun, yatırımcının, yerel ve merkezi yönetimlerin bir araya gelerek ortak bir anlayış içinde hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Kamuoyu hassasiyeti göz ardı edilerek çalışmaların sağlıklı yürütülemeyeceğini görüyoruz. Nükleer ve kullanılacak teknolojilerin güvenliği konusunda halkımız yeteri kadar bilgilendirilmiyor. Bu da korkuların ve çekincelerin artmasına neden oluyor.

Yurtdışındaki yatırımlarınızdan bahseder misiniz?

Yurtdışındaki yatırımlarımız Rusya, Pakistan ve İsrailde yoğunlaşıyor. Moskovada her biri 340 MW kurulu güçte iki doğal gaz santrali projemiz bulunuyor. Tereshkovonun 170 MW kapasiteli ilk fazının inşasını tamamladık. 2011 yılının son aylarında devreye almayı hedefliyoruz. İkinci santral projemiz Kojukhovonun 170 MW lık ilk faz çalışmaları ise Tereshkovonun hayata geçmesine paralel olarak hız kazanacak. Pakistanın güneyindeki Thatta şehrinin Jhimpir bölgesinde yapımını sürdürdüğümüz 50 MW kapasiteye sahip olacak rüzgar santralinin finansman sürecinde ise son dönemece geldik. İsrailin Ashkelon bölgesinde yapımı planlanan 800 MW kapasiteli Dorad Doğal Gaz Çevrim Santralinin proje finansmanı ise 2010 yılında sonlandı. Dorad Santrali için Bank Hapoalim BM ve Clal Finance Business Credit Ltd. önderliğinde birçok banka ve finans kuruluşunun katılımıyla yaklaşık 1 Milyar Dolarlık finansman temin edildi. Projenin 2013 de tamamlanması planlanıyor. İsrailde planlanan toplam 250 MW kurulu güce sahip olacak Ashdod, Ramat ve Solad projelerinin değerlendirme süreci de devam ediyor.

www.ekohaber.com.tr

04 Ekim 2011