Rehavete kapılmayalım, enerji yatırımlarına acil ihtiyaç var …

Krizin elektrik talebini düşürmediğini ve talebin giderek artacağını söyleyen Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, “ Arz konusunda gevşeme şansımız yok. Rehavete kapılmadan enerji yatırımlarına acil ihtiyaç var “ dedi.

 

Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, krize rağmen Türkiye de elektrik talebinin azalmadığını, konut ve ticarethanelerde artış olduğunu belirterek, " Krizden çıktık, çıkmadık olgusundan bağımsız olarak Türkiye nin elektrik talebi artacak. Arz konusunda gevşeme şansımız yok. Rehavete kapılmadan enerji yatırımlarına acil ihtiyaç var " dedi. Bu süreçte birçok projenin iptal edilmesine rağmen Sabancı Holding in planlarında değişiklik olmadığını vurgulayan Hakman, " Enerji üretim şirketimizin bu yıl 600 milyon TL civarinda olması beklenen satışları, hedeflediğimiz 5 bin MW kurulu gücün gerçekleşmesi ile birlikte 2015 den itibaren 6 milyar TL seviyelerine çıkacaktır " diye konuştu.

 

Dünyada, Avrupa da ve Türkiye de elektrik enerjisi ile ilgili hazırladıkları raporu cuma günü bir toplantıyla paylaşan Hakman, krizin elektrik talebini düşürdüğü ve çevre sorunlarının da azaldığı gibi bir yanılgı yaşandığını söyledi. Hakman, bu durumun yatırımların gerilemesine, finans kaynaklarının azalmasına, yenilenebilir enerji kaynağı yatırımlarının rekabetçilikten uzaklaşmasına neden olacağını ifade etti.

 

Kriz olmasaydı talep karşılanamazdı …

Türkiye nin, 2001 den bu yana yüzde 6 ile 8 arasında artan yıllık talebine cevap verecek yatırımları oluşturma yolundaki adımlarının, piyasayı yeterince güven verici şekilde geliştiremediği için serbest piyasa çerçevesinde gerçekleştiremediğini ifade eden Hakman, " Türkiye de elektrik talebi geçen ağustosta tarihinin en yüksek noktasına geldi. İhtiyacı, isterseniz zor karşıladı diyelim, isterseniz karşılayamadı diyelim... Karşılayamadı derken belli yerlerde düzenli, büyük çaplı olmasa bile birtakım elektrik kesintileri kısıntısıyla karşılaştık " değerlendirmesinde bulundu.

 

Hakman, kriz olmasaydı Türkiye nin aralık - ocak aylarındaki yüksek elektrik talebinin karşılanamayacağını da savundu. Hakman, şöyle devam etti: " Bu yıl ilk 5 ayında elektrik talebi 2008 in aynı dönemine göre yüzde 6 düştü. Ama bu bizi yanıltmasın, 2008 in ilk 5 ayında ise 2007 nin aynı dönemine göre yüzde 9 artmıştı. Yani 2009 talebi 2007 talebinin yüzde 2.7 üzerinde. Sanayinin elektrik talebi yüzde 4 ler seviyesinde büyürken, konut ve ticarethanelerin talebi geçen yıllarda yüzde 9 lar 10 lar seviyesinde arttı. Türkiye, nüfusu hızla artan ve hızla şehirleşen bir ülke. Bu da şunu getiriyor; biz krizden çıktık, çıkmadık olgusundan bağımsız olarak Türkiye nin elektrik talebi artacak. Bu sene sonunda benim beklentim 2008 seviyesinde olması. Öngörüm Türkiye deki talebin düşmeyeceği ... Türkiye bu arz sıkıntısını yaşıyor ve yaşamaya devam edecek. "

 

Sabancı nın önemli işi olacak

Sabancı Holding in 2005 de enerjiyi, özellikle elektrik enerjisini grubun en önemli gelişme ve büyüme alanlarından biri olarak tanımlayıp sektöre girdiğini vurgulayan Selahattin Hakman, üretimden toptan ticarete, dağıtımına ve perakende satışına kadar bu zincirin her noktasında olma hedefi koyduklarını anımsattı.

 

2015 te yüzde 10 pazar payına ulaşmayı, gelecek hedeflerinin ise bu payı yüzde 20 seviyesine çıkarmak olduğunu dile getiren Hakman, 2015 te en az 5 bin megavat kurulu güce ulaşmayı planladıklarını kaydetti. Hakman, yaklaşık 6 milyon abonelik de dağıtım şebekesine sahip olmayı planladıklarını söyledi. Hakman, " Bu hedefleri tanımladık ve bu yolda adımlar atmaya başladık. Birtakım hidroelektrik ve kömür projelerinin lisanslarını aldık. Bunları yaptığımız sırada bir ortaklık sürecine girdik. Ortağımız Verbund ile bu hedeflerden herhangi bir sapmamız olmadığını teyid ettik " dedi.

 

Grup olarak hedeflerin neresinde olduklarını da Hakman, şöyle açıkladı: " Bugün elimizde 455 megavat işletmede olan santral var. Bunlara ilave olarak inşa halinde olan, 1 milyar euroluk kredi anlaşması imzaladık. O paketin kapsamında olan bin 950 megavatlık inşa halinde projemiz var. Bu projelerden 3 tanesinin temelini geçen sonbaharda attık, 3 tanesinin de temelini atmaya hazırız. "

 

Nükleer santral şartlara bağlı

Bandırma Doğalgaz Santralı nın gelecek yıl devreye alınacağını, inşa halindeki santralların tamamının Çambaşı hariç 2012 sonunda devreye gireceğini, Çambaşı nın da 2013 e kalacağını anlatan Hakman, bu projelerle serbest piyasada elektrik satan, önceden sözleşmeye bağlanmış uzun vadeli enerji alım sözleşmesi olmayan santrallar açısından özel sektör arasında " bir numara " olacaklarını ifade etti. Projelerinde şu anda bin 600 kişinin çalıştığını, proje inşaatları en üst noktaya ulaştığında çalışan sayısının toplam 7 bin kişiye ulaşacağını belirten Hakman, "5 bin megavata ulaşmak için 5.5 milyar euroluk yatırım yapacağız. Başkent in (Elektrik Dağıtım AŞ) ihalesini 1 milyar 225 milyon dolara aldık. O dahil değil" açıklamasında bulundu. 2 bin megavatlık yatırım konusunda lisans almak için görüşmeleri bulunduğunu belirten Hakman, dağıtım özelleştirmeleri ile ilgili olduklarını söyledi. Hakman, ikinci bir nükleer santral ihalesi olursa ise ilgilenmelerinin şartlara bağlı olduğunu vurguladı.

referansgazetesi.com / 27 Haziran 2009

-.-

ABD de Çevreci Tasarı …

Amerika Birleşik Devletleri nde Temsilciler Meclisi, küresel ısınmaya karşı tedbir olarak hazırlanan kanun taslağını onayladı.

 

Amerika Birleşik Devletleri nde Temsilciler Meclisi, küresel ısınmaya karşı tedbir olarak hazırlanan kanun taslağını onayladı.

 

Cumhuriyetçilerden sadece sekiz oy alan kanun, karbondioksit emisyonunu azaltmayı ve yenilenebilir enerjiye dönüşümü hedefliyor.

 

Küresel ısınmaya karşı atılan en büyük adım Amerika Birleşik Devletleri nden geldi.

 

Temsilciler Meclisi, küresel ısınmaya karşı bir dizi tedbir alan yasa tasarısını onayladı.

 

Tasarıda, ülkedeki korbondioksit emisyonunun 2020 de yüzde 17 azaltılması öngörülüyor. Bu rakamın 2050 de ise yüzde elliyi bulması planlanıyor.

 

Kanun ayrıca, yenilenebilir çevre dostu enerji üretimine geçilmesi yönünde büyük bir adım olma niteliği taşıyor. Cumhuriyetçilerin büyük bir çoğunluğu tasarıya karşı çıktı.

 

Temsilciler Meclisi nin Cumhuriyetçi üyeleri, zaten ekonomik kriz yaşanan dönemde, bu tasarının endüstri kuruluşlarının maliyetlerini artıracağını ve iş kaybına neden olacağını dile getirdiler.

 

Tasarının kanunlaşması için Senato tarafından da onaylanması gerekiyor.

trt.net.tr / Haber / 27.06.2009

-.-

Fransa’dan Akdeniz Birliği’ni canlandırma girişimi …

2009 başlarında Gaza’nın işgali nedeniyle İsrail-Filistin ilişkilerinin donma noktasında gelmesiyle birlikte askıya alınan Akdeniz Birliği Fransa’nın çabalarıyla 25 Haziran’da Paris’te düzenlenen bir toplantıda yeniden canlandırma sürecine girdi.

 

Altı ay süren bir yavaşlama devresinden sonra Fransız çevre bakanı bir takım sürdürülebilir gelişim projelerinin şartlarının değerlendirilmesi için 43 üye ülkenin delegelerini toplantıya çağırdı.

 

Elysée Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın Akdeniz Birliği biriminde görevli ekonomik ve mali işler teknik danışmanı Gilles Mantré 19 Haziran’da katıldığu Politika Yenilik Vakfı tarafından düzenlenen konferansta “ Akdeniz Birliği Ocak sonrasında önemli bir yavaşlama devresine girdi … Ortaklarımızı resmi toplantılara dönmeye ikna ettik, ” şeklinde konuştu.

 

“ İşbirliği parametrelerini değiştirmemizle birlikte süreç yeniden başlıyor ” diyen Mantré büyükelçileri ve uzmanları bir araya getiren Barselona Süreci’nin teknik toplantılarının tersine Akdeniz Birliği toplantılarının devlet ve hükümet başkanlarının birbiriyle temas halinde olabilecekleri toplantılar olacağını kaydetti.

 

Diplomatlara göre Gaza krizinin ortakların Akdeniz Birliği’ni terk etmesine gerek kalmadan aşılmasının sebebi bu. Bu bakış açısını paylaşan Arap Dünyası Enstitüsü Başkanı Dominique Baudis “ Barselona Sürecini yalnızca bakanlar düzeyinde başlatmak bir hataydı. Bir girişim devlet ve hükümet başkanları düzeyinde başlatıldığında siyasi etkisi daha güçlü oluyor ” şeklinde konuştu.

 

Temmuz 2008’de görkemli bir şekilde açılışı yapılan Akdeniz Birliği’ne Fransa ve Mısır’ın eş başkanlık etmesi, kurumsal olarak Barselona’daki genel sekreterin kim olacağı kararlaştırıldı ancak personel henüz belli değil.

 

Baudis “ Akdeniz’in güneyine kıyısı bulunan tüm ülkeler kendi komşuları başkan olmadığı sürece kendilerinin de başkan olmamaları konusunda anlaşmaya vardılar ” derken Mantré buna rağmen genel sekreterlik adaylık sürecinin yılsonundan önce başlayacağını ve siyasi şartlar üzerinde uzlaşma sağlandığını belirtti. İsrail ve Filistin temsilcilerinin ortak genel sekreter olacaklar ancak iki tarafın Akdeniz Birliği aracılığıyla bir araya getirilmesinin daha fazla mümkün olmadığı belirtiliyor. Girişimin amacı Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkeleri somut projeler etrafında toplamak. Keza Fransa birlik üyeleri arasındaki anlaşmazlıkların aslında bu girişim sürdürülmesi için bir engel teşkil etmeyeceği görüşünde. Mantré “Somut dayanışma ile bölgeyi bütünleştirmeli ve barış şartlarını yaratmalıyız ” şeklinde konuştu.

 

Enerji ortaklığına mı gidiyor ?

Uzmanlar ve diplomatlar enerji işbirliğini ortaya getirdiler. AB’nin kökeninde Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nın oluşturulmasının yattığını anımsatan RTE Halka İlişkiler ve İletişim Sorumlusu Michel Derdevet “ Ekonomilerin enerji yoluyla güçlendirilmesinde bu bir ilk olmayacak ” yorumunda bulundu.

 

Küresel enerji ihtiyacının yüzde 9’unu Akdeniz ülkeleri karşılıyor. Enerji tüketimindeki artış güneydeki ülkelerde yüzde 6 - 7 olurken kuzeydekilerde yüzde 1. Derdevet konuşmasına “ Komşu ülkeleri birlikte çalışmaya teşvik etmek makul bir düşünce. Birbirimize bağımlılığımız bir enerji ortaklığına dönüşebilir ” şeklinde devam etti.

 

Proje esaslı bu mantığı kabul etmeyen katılımcılar da yok değil. Arap Birliği Diplomatik Temsil Sorumlusu Nassif Hitt bu konuda “ İsrail - Filistin anlaşmazlığından bir şeyler çıkarmak zor. Akdeniz Birliği’nden önce kimlik sorunun çözülmesi gerekiyor. Bu sürecin rehin alınmasına müsaade edemeyiz. Ancak bunu kendi bağlamından da çıkaramayız. Madrid olmadan ne Barselona 1 ne de 2 veya 3 olabilir ” dedi.1991’de Madrid barış görüşmeleri 1993’teki Oslo Barış Anlaşmasına ve 1994’te İsrail-Ürdün barış anlaşmasına zemin hazırladı.

 

Atina Üniversitesi Coğrafya Doçenti Asteris Huliaras “ Birlik zor bir dönemden geçiyor çünkü bir araya gelmiş olan üyeler şimdi ayrılmaya başladı ” derken Mantré “Akdeniz Birliği’nin gerçek değerlendirmesi göreve başladıktan iki yıl sonra yapılacak” şeklinde konuştu. Güneş enerjisi veya denize otoyol inşası gibi somut projelerin gerçekleşmesi için bir yıl daha var.

 

Arka plan:

43 ülkenin devlet başkanları Akdeniz Birliği’nin 14 Temmuz 2008’de başlatmışlardı. Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’i için son derece önemli olan bu proje Avrupalı liderlerin ağır eleştirilerine hedef olmuştu.

 

Fransa bu ortaklığın bir takım öncelikli gelişme projeleriyle bölgesel işbirliğine yeni bir güç kazandıracağına ve katılan ülkeler arasında dayanışma oluşturacağına inanıyor.

 

Akdeniz Birliği ile ilgili beklentiler öylesine yüksek ki birliğin yapısı Akdeniz’in kuzeyinde ve güneyinde bulunan ülkelerin ortak başkanlığına dayalı olarak hazırlandı. Böylece birliğin yapısı süreçle ilgili ortak mülkiyetin artması ve iki yılda bir düzenlenecek zirveler aracılığıyla daha fazla siyasal yetki tanınması esasına dayanıyor.

 

Akdeniz Birliği’ne üye olan ülkeler arasında Avrupa Birliği’nin (AB) 27 üyesi ile Barselona Sürecine üye 12 Akdeniz ülkesi ve Akdeniz’e kıyısı bulunan dört Balkan ülkesi yer alıyor.

 

AB’nin Akdenizli komşuları ile ilişkileri bugüne kadar Cezayir, Mısır, İsrail, Ürdün, Lübnan, Fas, Filistin Yönetimi, Suriye, Tunus ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Barselona Süreci altında gerçekleşiyordu ve Libya görüşmelere gözlemci ülke sıfatıyla katılıyordu.

euractiv.com.tr / 26 Haziran 2009