ABD de borç tavanının yükseltilmesine ilişkin görüşmelerden hala sonuç çıkmadı. Ne var ki, Demokratlar ile Cumhuriyetçiler ağustos başına kadar uzlaşamazsa, ülke borçlarını ödeyemez duruma gelecek.
ABD de Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında borç tavanının yükseltilmesine ilişkin haftalardır süren pazarlıklar esasında tek bir konu etrafında dönüyor: Vergiler yükseltilsin mi, yükseltilmesin mi?
Geçtiğimiz günlerde üniversite öğrencilerinin de katıldığı bir toplantıda, “ALTERNATİF enerji kaynaklarına ilişkin araştırma yapmadan önce, petrol şirketlerine tanınan vergi avantajlarını ortadan kaldırmalıyız. Öğrenciler daha fazla para ödemeden önce, özel yatırım fonlarını yönetenlerin sahip olduğu vergi ayrıcalıklarına son vermeliyiz. Ve emekliler, emeklilik fonlarına daha fazla ödeme yapmadan önce, benim gibi vergi indirimi talebi olmayan ve buna ihtiyaç duymayan insanların sahip olduğu vergi kolaylıklarını da ortadan kaldırmalıyız" şeklinde konuşan Başkan Obama, zenginlerden neden daha fazla vergi alınması gerektiğini anlatmıştı.
Bu sözlerin ardından Obama büyük alkış aldı. İklimin korunması, eğitim ve emeklilik gibi konuların da gündeme gelmesi, ABD’deki tartışmanın borç sınırının çok daha ötesinde olduğunu gözler önüne seriyor.
Cumhuriyetçiler razı gelmiyor
Washington yönetimi üzerindeki baskıya artıran Cumhuriyetçiler ise zenginlere yönelik vergilerin artırılmasından yana değil. Cumhuriyetçiler buna baştan beri karşı çıkıyor. Müzakerelere katılan Cumhuriyetçi isimlerden John Boehner, “Başkan geçen salı günü vergilerin yükseltilmesini istedi. Ben hayır dedim. Çarşamba günü yeni vergilerin yürürlüğe konmasını istedi; hayır dedim. Perşembe oldu, gene hayır dedik…” şeklinde konuşuyor.
Cumhuriyetçiler, vergilerin yükseltilmesinin zaten durgun olan ekonomide istihdam olanaklarını iyice ortadan kaldıracağı görüşünü savunuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde gelecek yıl başkanlık seçimleri yapılacak. Cumhuriyetçiler borç tavanına ilişkin tartışmayı, Obama’nın başkanlık koltuğu ile vedalaşmasını sağlamak için bir yol olarak görüyor.
"Vergi Partisine Hayır"sloganı
Cumhuriyetçilerin seçim kampanyalarını hazırlayanlar, partiyi "Vergi Partisine Hayır" sloganı ile seçime taşımayı tasarlıyor. Bu Amerikalı seçmenler üzerinde iyi bir etki uyandırıyor, zira Amerikalıların çoğu ‘bize yeterince para verin, hastalık sigortamız, emeklilik sigortamızla kendimiz ilgileniriz” diye düşünüyor. Aşırı muhafazakâr “Çay Partisi" hareketi de aynı görüşte.
Ancak tartışmanın özü aslında; "Parayı kim alacak?"
İşsizlere destek olmak, yeni okul ve yollar yapmak için devlet mi geliri artırmalı, yoksa devletin olabildiğince küçültülmesi mi gerekli? ABD’de yalnızca savunma ve yargı için vergi alınıyor, diğer konularla her vatandaş kendisi ilgileniyor. Gençlerin tek isteği ise borç yükünün azaltılması. Genç bir kadın, “Bunlar bizim borçlarımız ve çocuklarımız için borçlarımızı geri ödemek zorundayız” diyor.
Kongre nin, federal hükümetin borçlanma limitini 2 Ağustos a kadar yükseltmemesi halinde, ABD hükümetinin borçlarını ödeyemez hale geleceği ve bu durumun da faiz oranlarını yükseltebileceği, küresel finans piyasalarını kaosa sokabileceği, ABD nin kredi notunun düşmesine neden olabileceği ve ülke ekonomisinde yeni bir resesyon ortamını doğurabileceği belirtiliyor. Ciddi bir krizin eşiğinde olan Washington için zaman her geçen gün daralıyor.
www.dw-world.de/dw
27 Temmuz 2011